Daha önceki bir yazımızda, Selânik mübâdillerinden, rahmetli İsmail MEYDAN Amca ve onun CHP dönemi uygulamalarına dâir ilginç hâtıralarından söz etmiştik. “CHP’nin ne olduğunu, başta câmilere yaptıkları muâmelelerden dolayı çok yakından bildiğimiz için biz hep Demokrat Parti çizgisinde olduk” diyerek söze başlayan İsmail Amca, bir de, yine oldukça ilginç bir başka olaya da yer vermişti o günkü konuşmasında.
Öyle ya; CHP böyleydi ama, Ordu halkı nasıldı? “O da nesi?” diyeceksiniz belki! İşte bu gün burada, İsmail Meydan Amcamız’ın ağzından, Ordumuzu ve onun gerçeklerini, toprağının kimyâsı ve halkının karakterini anlamada yardımcı olacağını düşündüğümüz ibretâmiz bir olayı paylaşacağız sizlerle:
ORDU’DAN TİRAN’A; EZAN’DAN FÎZAN’A!...
“Demokrat Parti iktidara geldi. İlk yaptığı işlerden birisi ezanın Arapça aslıyla okunmasına izin vermesi oldu. Bütün ülkede bayram havası esti. Radyolar, memleketin dört bir yanında düzenlenen sevinç gösterilerini, bayram havalarını haber olarak yansıtıyor vatan sathına. Herkes bunu duyuyor, dinliyor ama Ordu’da bir hareket yok. Yasak kalkmasına rağmen kimse minâreye çıkıp ta Arapça aslıyla ezan okumaya cesâret edemiyor. Herkes beklemede, tedirgin.
Neyse, bizim gibi Balkanlardan gelen Arnavut bir esnaf arkadaş vardı; nalbur. O çıktı okudu ezanı. Lâkin, gelgelelim, insanlarda yine bir kıpırdama, bir hareket yok. Ezan da okunduğu hâlde, millet hâlâ câmiye gelmeye cesâret edemiyor!
İşte böyle kardeşim. Bu Arnavut arkadaş, biz nasıl bir yere gelmişiz, burası nasıl bir memleket diye kahr’etti ve sonra buradan çekti gitti; başka yere hicret etti!”
Kendisi uzaktan bildik bir sîmâydı İsmail Amca. Mübâdil olduğunu, adını, soyadını bilmiyorduk; hele böyle derin hâtıraları olduğunu hiç. Bir vesîleyle tevâfuk ettik. Yanımızda Yâkup KIRCA arkadaşımız da vardı. Bunları bize anlattı. Bir hazîne bulduk, inşâllâh konuşturur, anlattırır, yöremizin geçmişi ve geleceği adına değerlendiririz derken, fazla zaman geçmeden rahmete kavuştuğunu duyduk.
Zulüm dönemlerini kahırla yaşamış, belli ki çileler çekmiş bu amcamıza, üzüntü ve inkisarlarını hasenât hânesine yazarak, bol rahmetiyle muâmele ve ganî ganî rahmet eylemesini Yüce Mevlâmız’dan niyâzla berâber, kendisini hepimiz adına minnet ve şükranla anıyor, sizlerden de, şu mübârek üç aylar iklîminde rûhuna birer fâtiha okumanızı istirhâm ediyoruz.
CHP’DEN AK-PARTİYE, DÜNDEN BUGÜNE…
Tabiî, rahmetlinin bizimle paylaştığı bu olaydan, CHP’nin ne denli zulüm yaptığını, milleti nasıl yıldırdığını, sindirdiğini, güvensiz bir hava oluşturduğunu da çıkarabiliriz bir bakıma fakat, bir çok yerde sevinç göz yaşlarıyla, kutlamalarla karşılanan böylesi bir olaya karşı duyarsızlığın bu kadarı, bir başka yerde görülmüş müdür, bu da meraka değer bir husus doğrusu!
Her neyse, Ordu bununla kalmıyor zâten bu anlamda. Maalesef şöhreti çok. Mâneviyât büyükleri de buraları pek tekin görmemişler. Buna dâir, şimdi size net belirtemeyeceğim yazılmış, söylenmiş, anlatılmış, kayıtlara geçilmiş değerlendirmeler ve de anekdotlar var. Ulaştıkça onları da paylaşırız inşâllâh.
Ama, mesele bu değil. Her zaman, her hâlükârda gayret gerektir. İşte, bu söylediklerimiz de bizi kamçılamalı aslında. Bunu bilmenin bizi harekete geçirmesi gerektiğini düşünerek sizlerle paylaşıyoruz zâten tüm bunları. Biz öteden beri biliyoruz ve de ibretle izliyoruz olup bitenleri. Elimizden geldiğince de, bu minvâlde bir şeyleri hatırlatmaya çalışıyoruz sırası geldikçe. Yaptığımız bu, sâdece…
DEĞİŞEN REKORLAR, DEĞİŞMEYEN DEKORLAR…
İşte, târihî rekor niteliğinde oy oranlarıyla ve sonuçta 20’de 20 alan, eski sağların ötesinde bir sağ partinin kazandığı Ordu’da duruma bir bakınız. Rüzgârlar hâlâ kuzeyden esiyor gibi. Azıcık batı bulaşmış gibi ama, o da hızıyla sâdece. Kıble tarafı hâlâ beklemede. CHP’nin plân ve projeleri daha büyütülerek hızlandırılıyor, kavşaklar bulvara, 10 katlar 20 katlara, apartmanlar rezidanslara dönüşüyor; o kadar.
Demek istememiz o ki; kültür adına, medeniyet adına, Anadolu, hattâ Türkiye’yi, neredeyse dünyâyı dönüştürme hızındaki Ak Parti misyonu adına, onun farkını yansıtacak henüz hiçbir ciddî adım atılmış, niyet dahî gösterilmiş değil gibi bir vaziyet söz konusu.
Ama, Ordu için bu hep böyle. Örnekler de haddinden fazla. Onlara da yeri geldikçe yer vereceğiz inşâllâh. Meselâ ABDULLÂH REİS CÂMİİ, OSMAN PAŞA MEDRESESİ diye bir şey duydunuz mu? Bunlar şimdi neredeler? İşte, zâten az olan şeyler de yıkıla, yakıla bu günlere gelinmiş. Hükümetler değişmiş, adı bâzen sağ olmuş, çoğu kez sol. Arada askeriye gelmiş. Ama, sonuç hep aynı. O menhûs öz değişmemiş.
Sevgili okurlar; sizin anlayacağınız, bu topraklara CHP rûhu sinmiş. Ne yaparsanız yapınız; değişmiyor. Şu an, Arapça Ezan misâlî bir ortam ve imkân var da, ne câmi deyince duyan, ne de ezana ezan gibi kulak veren var! Yönetenlerimiz de böyle, yönetilenlerimiz de!
Haksızsın, hiç de dediğin gibi değil, her şey değişti diyen varsa, îtirazlara, sütunlarımızda aynen yer vermeye hazırız.
Bu günlük te bu kadar; hepinize sevgiler, saygılar, ves’selâm…