Kurumların da,şehirlerin de,mahallelerin de hülasa yaşayan her şeyin bir geçmişi var.Uzun olur,orta olur,kısa olur. Ama bir şekilde vardır. Şehirlerin,köylerin,mahallelerin tarihçelerini merak eden bir yapımız yok.Günübirlik yaşayıp gidiyoruz.Osmanlı’nın son dönemlerinde 250-300 civarında köyü vardı Ordu kazasının.90-100 bin kadar da nüfusu.Bu nüfusun yüzde 20-25 kadarı gayrimüslim (Rum ve Ermeni)vatandaşlarımızdan oluşuyordu.
Devlet ve vilayet yıllıkları,şeriyye sicilleri,mühime defterleri,tapu tahrir defterleri,avarız defterleri gibi resmi kayıtlar dışında sivil tarafından tutulmuş kayıt pek azdır Osmanlı döneminde,Ordu yöresi hakkında.
Cumhuriyet sonrasında bu meyanda fazla olmasa da bir gelişme olduğunu görmekteyiz.Kimi şahıs ve stk’lar zaman içinde kitap,dergi,gazete gibi yayın organları vasıtası ile bilinmeyen bazı alanları araştırarak gün yüzüne çıkardılar ve çıkarmaya devam ediyorlar.
Ordu bağlamında bu manada en fazla eser veren kimdir? Bunun cevabı elbette merhum Sıtkı Çebi’dir. Yayınlanmış,yayınlanmamış toplam da 60 civarında kitaplık çapta eser kaleme alan Çebi,bir çok bilinmeyeni bilinir,görünmeyeni görünür kimliğe kavuşturmuştur.Çalışmalarından hemen hemen yarısı kitap olarak basılmıştır.
Fakat yarısı hala basılmayı beklemektedir.Bu büyük bir kayıptır. Dosyaları kitaplaşmayı beklemektedir. Resmi ve özel kurum ve kuruluşlar bu meyanda gayret göstermelidir.Bir başka önemli nokta da,basılmış kitapların yeniden basılarak kamuoyunun bilgisine ve yararına sunulması meselesidir.Bu babta Büyükşehir ve Altınordu belediyelerine ve kültür müdürlüğüne ciddi görev sorumluluğunun düştüğünü belirtmeye ne gerek var..Sıradan etkinliklere büyük büyük ödenekler ayrılırken,Ordu’nun dünü ve bu gününe dair yazılan,hazırlanan her neviden çalışmanın kenarından dahi geçilmemesi anlaşılır gibi değil.
Şüphesiz daha başka araştırmacılar,yazarlar da var.Öyle ya da böyle bir konu üzerinde hayli emek vererek çalışmalar ortaya koyan bu değerlerin unutulup gitmesi ne kadar acıdır.
Sıradan konular için büyük ödenekler ayrılırken ciddi ciddi konularda yapılan çalışmaların tozlu raflarda nisyana-unutulmaya terk edilmesi olacak iş değil.
Bilhassa son 20 yıldan bu güne büyük emekler vererek yeni yeni çalışmalar yapan araştırmacı,yazar ve bilim adamlarını hayırla yad etmek gerekir ama yetmez,her ne şekilde olursa olsun Ordu’nun değişik yönlerini çeşitli yönleri ile ele alanlara duyarsız kalınmamalıdır.
İlçelerin hemen tamamı hakkında bir ya da daha fazla kitap var. Fakat,tarihten bu güne intikal eden kültür ve sanat eserleri üzerine pek az, hatta yok denecek kadar kitap var.Kırsal yerleşkeler ve ister resmi ister sivil olsun kurumlar bağlamında ise durum hepten kötü.Misal: Valiliğin tarihi hakkında bölük-pörçük yazılardan,birkaç röportajdan ve verilen demeçlerden başka derli-toplu kitap haline getirilmiş bir çalışmanın olmaması,anlaşılır bir şey midir?
Yüzlerce yıllık geçmişi olan nice köylerimiz var. Ama bir, iki istisna dışında hiç birinin kaydı elimizde yok.Oysa olmalı.
Avni İşbakan ve Cevat Yıldırım dışında köy monografisi yazan bir başka araştırmacı-Yazar var mı,yok mu şahsen bilgim yok.Bu iki isim,kendi köylerini kitaplaştırdılar. Ya diğer köyler?
Belediyeler,kaymakamlıklar,muhtarlıklar,dernekler bu meseleye biraz önem verseler ciddi bir arşiv oluşturulur.
Günübirlik işlerle yetinmemek,gelecek nesillere dünün ve bu günün yerleşkelerini,kurumlarını,köylerini, mahallelerini yöntemlerine uygun olarak hazırlayarak bırakmak zorunlu ve dahi faydalı bir görevdir.