İnanma bunların siyâsetine;
Tüm uğraşları hep; dinle, îmanla!
İttihat-Terakkî damarı zâhir;
Mahv'a başladılar, Âl-i Osman’la!...
Yıktılar ocağı, kıldılar viran!
Gâvurlar tepiyor üstünde horan!
Var mı olanları bir hayra yoran?
Görülür mü gerçek, acep zamanla?
Bir CAN var ki, polemiğe meraklı
Lâiklik der, densizlikte ATAKLI!
Tesettür deyince kanlı-bıçaklı!
Öyle köpürür ki, sıçrar dumanla!...
YILMAZ ÖZDİL; en öncüsü, en gürü!
İrfanla işi yok, sever kültürü!
Enver AYSEVER’in karikatürü
Dalga geçer; Hadislerle, Kur’an’la!...
ODA TV, CUMHÛRİYET, KORKUSUZ;
Kimi yaptıkları infaz; yargısız!
Hâlık’tan korkmazlar, halktan kaygısız;
Gâyeleri hır-gür, Hakk’ı tutanla!...
Cem beyler kalır mı hiç te aşağı?
O da; “Aklı çok, nasip yok!” kuşağı!
Yılmaz bir edepsiz; şeytan uşağı;
Mesleği, yarışmak; orangutanla!...
Derken; Hakan AYGÜN çıktı meydâne!
Köşesinden kustu gâyet merdâne?!...
İBAN üzerinden, hücum îmâne:
Derdi özellikle, Başkomutan'la!...
Hâlbuki partisi, hem medyası Halk!
Öyleyken sen git de, dîne saldır kalk!
Gâvurlara bile atıyorlar fark!
Saygı duyan bir mi, dîne atanla?!
Bir şekil, bir yerden dil uzatırlar
Oradan buradan, hep azıtırlar
Bunlar, kralcının sırpatıdırlar!
Kafa bir; cihânı yiyip-yutanla!...
Mahallî SÖZCÜ'ler; birer taşeron:
Zehir üstten, misyonları biberon!
Bunların patronu, üst akıl; baron!
Müşterek değil mi; alan, satanla?!...
Ulusaldır; solu, sağı fark etmez;
Bâtıla saplanmış, safsata bitmez!
Nasipsize anlatmaya dil yetmez;
Ahbaptırlar, yurdu parçalatanla!?...
HDP, YPG, PKK falan;
Dertleri, düpedüz ülkeyi talan!...
Eylemde, söylemde tepkisiz kalan;
Bir değil mi, yurdu karıp-katanla?!...
Adları geçmekte, böyle târihe
Bu gidişle çıkacaklar Merih'e!
Îkazları almaktalar kerihe;
Dostlukları dâim; hâin düşmanla!...
Değer mi anlatmak böyle gürûhu?
Pislikleri ifsâd eder Çoruh’u!...
Korkumuz; bozulur gençliğin rûhu!
Nasıl hâlleşiriz sonra Vatanla?!
İltizâmı küfür, küfürdür mâlum;
Bunların sözleri değil hiç mâsum!
Bâtıla yağ çeken, gerçeğe hasım!
Yolu ayırmalı, Hakk'a çatanla!...
Arada kalanlar olur münâfık!
Bunlarla dostluk, değil muvâfık!
Îkaza da belki, değiller lâyık;
Baş edemezsin ki, ama vicdanla!...
Nûrânî, yetişir; söz etme başka;
Durun-durağın yok, gelince aşka!
Ne yaparsın; bunlar olmasa keşke?!
Câmiden rahatsız; huylu ezanla!...
Yine, duâ da et; olsun şikâyet!
Aramızda yaşıyorlar nihâyet;
Çok diledik, diliyoruz hidâyet!
Şerefyâb olsunlar ilim-irfanla!...
Birlik olsun, hem de dirlik sağlansın
Düşmanların eli-kolu bağlansın!
İnşâllâh, zaferle coşup-çağlansın
Hep bir sevinelim o gün mîzanla!...
“Sâdıklarla olun!” buyurur âyet
Dostluğun özünü duyurur âyet
Cennete gitmekse murâdın şâyet;
"Kişi sevdiğiyle berâber"; anla!...
Mevlâ, sâlih dostlar nasîp eylesin;
Kibirli çevrede gençler neylesin?!
İnsanlar birbirine Hakk’ı söylesin:
Olmaya bakalım hep Yaratanla!...