Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

AH ORDU; SEN VARSIN YA!

Her yerin bir sultânı var;  Ordu’nunki kim acaba?  İstanbul’da Eyüp Sultan  Hacı Bayram Ankara’da…    Bursa’nınki Emir Sultan  Mevlânâ Rûmî Konya’da  Ahmed Yesevîler mevcut  Türkistan’da, Buhârâ’da…    Aziz Mahmud Hüdâyî’miz  Kâlbimizde, Üsküdar’da…  Yok mu benzer, ya da gibi  Şuralarda, bu civârda?   Giresun'da Seyyid Vakkas Lüleburgaz Zindan Baba Doğu, ne batı boş değil; Nereyi istersen ara...    Hayreddin Tokâdî mâlum;  Sivas’ta Şems-i Sivâsî…  Ünye’de Yunus Makâmı  Fatsa’da Baba Hulusî…    Gönül ehli sultanlar hep  Anadolu’da, her yerde  Burda da olmalı mutlak;  Bizim sultânımız nerde?    Bir yabancı gelip sorsa; Her şehirde var diyerek! Bir Türk-İslâm toprağısın; Değil mi bir cevap gerek?   Maalesef ki ilk anda Yoktur bir cevap, verecek Göze çarpan ve âşinâ;  Meşhur bir yer, gösterecek!   Evet, bir Buharalı Şeyh   Var stadın oralarda  Niye gelmiş Kafkaslardan;  Ne aramış buralarda?    Mekke, Medîne dönüşü  Gelip de burayı bulmuş;  Ordu, Buharalı Şeyh’in,  Yeni Medînesi olmuş…    Şems’i olmuş yöremizin  Aydınlatmış baştankara  Buharalı şeyhle Ordu   Bir, medîne-i Buhârâ…    Yanındaki müritlerle  İrfan kaynağı civâra  Bir türbesi olmasa da  Varabilirsin mezara…    Aslında her bir sultanın  Vardır her yerde türbesi  Ordu’ya mahsus özellik;  Burda bulunmaz behresi!    Hattâ diğer şehirlerde  Merkez muhittir çevresi  Câmi, türbe; bir külliye  Bambaşka şehrin çehresi!    Nerde Ordu’nun ricâli?  Yok mu bir ecdâd ahfâdı?!  Neden acep bu şehrin de  Bir dertlisi hiç olmadı?    Neler neler yapılmadı;  Kaç trilyonluk hizmetler!  Ne zaman, az da özüne;  Dönecek bizim Mehmetler?    Kendisi, ecdâdı için  Bu işlere girişecek  Halkın ve Hakk’ın katında  İltifata erişecek…    Anılacak asırlarca  Kalıcı bu eseriyle  Duâlarda yer bulacak  Kâlplerdeki değeriyle    Biraz da irfâna hizmet  Bekliyoruz büyüklerden  İmkânı yok başka türlü;  Kurtulmak ağır yüklerden!    Allâh sorar, ecdad sorar  Sorgu hepimizi yorar  Orda kurtarmaz kimseyi  Kalabalık konuşmalar…    Ondan çekindim, yok bundan!  Öyle ya; olurum undan!  Daha çok Hakk’tan korkmalı;  Fânilerden korktuğundan!    Yatırımlar hep maddeye  Süsler-püsler; her caddeye  Biraz da mânâ denseydi  İş gelmezdi bu raddeye…    Ortalığın hâli belli;  Her tarafta çiftetelli!  Yârın bizi kurtaramaz  Olmalar çok kerli-ferli!    Sözün özü, bu noktada;  Bir fırsat doğdu ricâle  Millet Bahçesi bir şanstır;  Üstümüzde, bu ihâle…    Ordu’nun, çok ihtiyâcı;  Böyle kültürel merkeze  Bir Hacı Bayram misâli  Mânevî uğrak herkese…   Bir milyona varan nüfus Var onbinlerce talebe Bu gençler nereye gider Paydos edince mektebe   Gerekmez mi nezih yerler; Millî-mânevî mekânlar? Çok düşünmek gerekmez mi; Harcanırken hak imkânlar...   Bunlara gönül verecek;  Hiç mi vatan evlâdı yok?  Öyle değil mi sizce de?  Ordu mânâda çok mu tok?    Bu bir özge dert sizlere  Sözüm değil dertsizlere  Elbette değil, şuursuz;  Öz yurdunda yurtsuzlara!    Lâkin; vatansa, bayraksa  İlgililer dönüp baksa  Bahçesi’nin has yerine  Millet’e eser bıraksa…    Ordu’nun Gönül Sultânı  Bir Şeyh Şâkir Külliyesi  Mescid, Eyvan, Kütüphâne  Şehre alem bir türbesi…    Yakışmaz mı orta yere?  Allâh için bir söyleyin!  Bunu görmemek vebâldir;  Siz her ne, derseniz deyin!    Hep ölüp de gideceğiz;  Allâh’a ne diyeceğiz?  Korktuklarımıza değil;  Hakk’a hesap vereceğiz!    Şehir değil mi emânet; Ya şu neslin istikbâli?! Hatırını es geçenin, Hakk katında n'olur hâli?   Nûrâni’den söylemesi  Sizden tatbik eylemesi  Gönül sultânı diyoruz;  Değil gönül eylemesi!    Kaç yıllardır yazıyoruz;  Artık bizden gitti vebâl  Dileğimiz güzel olsun;  Hem bugün hem de istikbâl…    Dediklerimiz hep hayır;  Hak katında sevap işler…  Kalem yalnız yazan değil  Yapanlar için de işler…    Güzel değil midir dostlar;  Hepimiz kârda olalım?  Gönül sultanlarımızla  Civâr-ı yârda olalım…    Bundan büyük pâye mi var;  Müslümanım diyen için?  Kulak ardı edenleri  Geçiniz efendim, geçin!    Derdi olanlar dertlenir  Sâhip çıkar da yurtlanır  İnandığı dâvâ için;  Yeri gelince sertlenir!    Böyle yürür Hak dâvâlar  Çilesiz, dirençsiz olmaz  Fırsatı fırsat bilelim;  Bu günler kimseye kalmaz!    İnşâllâh, İnşâllâh dostlar  Lâyık kul, ümmet olalım  Peygâmber’in huzûrunda  Ebedî huzûr bulalım… 
Ekleme Tarihi: 19 Mayıs 2022 - Perşembe

AH ORDU; SEN VARSIN YA!

Her yerin bir sultânı var; 

Ordu’nunki kim acaba? 

İstanbul’da Eyüp Sultan 

Hacı Bayram Ankara’da… 

 

Bursa’nınki Emir Sultan 

Mevlânâ Rûmî Konya’da 

Ahmed Yesevîler mevcut 

Türkistan’da, Buhârâ’da… 

 

Aziz Mahmud Hüdâyî’miz 

Kâlbimizde, Üsküdar’da… 

Yok mu benzer, ya da gibi 

Şuralarda, bu civârda?

 

Giresun'da Seyyid Vakkas

Lüleburgaz Zindan Baba

Doğu, ne batı boş değil;

Nereyi istersen ara... 

 

Hayreddin Tokâdî mâlum; 

Sivas’ta Şems-i Sivâsî… 

Ünye’de Yunus Makâmı 

Fatsa’da Baba Hulusî… 

 

Gönül ehli sultanlar hep 

Anadolu’da, her yerde 

Burda da olmalı mutlak; 

Bizim sultânımız nerde? 

 

Bir yabancı gelip sorsa;

Her şehirde var diyerek!

Bir Türk-İslâm toprağısın;

Değil mi bir cevap gerek?

 

Maalesef ki ilk anda

Yoktur bir cevap, verecek

Göze çarpan ve âşinâ; 

Meşhur bir yer, gösterecek!

 

Evet, bir Buharalı Şeyh  

Var stadın oralarda 

Niye gelmiş Kafkaslardan; 

Ne aramış buralarda? 

 

Mekke, Medîne dönüşü 

Gelip de burayı bulmuş; 

Ordu, Buharalı Şeyh’in, 

Yeni Medînesi olmuş… 

 

Şems’i olmuş yöremizin 

Aydınlatmış baştankara 

Buharalı şeyhle Ordu  

Bir, medîne-i Buhârâ… 

 

Yanındaki müritlerle 

İrfan kaynağı civâra 

Bir türbesi olmasa da 

Varabilirsin mezara… 

 

Aslında her bir sultanın 

Vardır her yerde türbesi 

Ordu’ya mahsus özellik; 

Burda bulunmaz behresi! 

 

Hattâ diğer şehirlerde 

Merkez muhittir çevresi 

Câmi, türbe; bir külliye 

Bambaşka şehrin çehresi! 

 

Nerde Ordu’nun ricâli? 

Yok mu bir ecdâd ahfâdı?! 

Neden acep bu şehrin de 

Bir dertlisi hiç olmadı? 

 

Neler neler yapılmadı; 

Kaç trilyonluk hizmetler! 

Ne zaman, az da özüne; 

Dönecek bizim Mehmetler? 

 

Kendisi, ecdâdı için 

Bu işlere girişecek 

Halkın ve Hakk’ın katında 

İltifata erişecek… 

 

Anılacak asırlarca 

Kalıcı bu eseriyle 

Duâlarda yer bulacak 

Kâlplerdeki değeriyle 

 

Biraz da irfâna hizmet 

Bekliyoruz büyüklerden 

İmkânı yok başka türlü; 

Kurtulmak ağır yüklerden! 

 

Allâh sorar, ecdad sorar 

Sorgu hepimizi yorar 

Orda kurtarmaz kimseyi 

Kalabalık konuşmalar… 

 

Ondan çekindim, yok bundan! 

Öyle ya; olurum undan! 

Daha çok Hakk’tan korkmalı; 

Fânilerden korktuğundan! 

 

Yatırımlar hep maddeye 

Süsler-püsler; her caddeye 

Biraz da mânâ denseydi 

İş gelmezdi bu raddeye… 

 

Ortalığın hâli belli; 

Her tarafta çiftetelli! 

Yârın bizi kurtaramaz 

Olmalar çok kerli-ferli! 

 

Sözün özü, bu noktada; 

Bir fırsat doğdu ricâle 

Millet Bahçesi bir şanstır; 

Üstümüzde, bu ihâle… 

 

Ordu’nun, çok ihtiyâcı; 

Böyle kültürel merkeze 

Bir Hacı Bayram misâli 

Mânevî uğrak herkese…

 

Bir milyona varan nüfus

Var onbinlerce talebe

Bu gençler nereye gider

Paydos edince mektebe

 

Gerekmez mi nezih yerler;

Millî-mânevî mekânlar?

Çok düşünmek gerekmez mi;

Harcanırken hak imkânlar...

 

Bunlara gönül verecek; 

Hiç mi vatan evlâdı yok? 

Öyle değil mi sizce de? 

Ordu mânâda çok mu tok? 

 

Bu bir özge dert sizlere 

Sözüm değil dertsizlere 

Elbette değil, şuursuz; 

Öz yurdunda yurtsuzlara! 

 

Lâkin; vatansa, bayraksa 

İlgililer dönüp baksa 

Bahçesi’nin has yerine 

Millet’e eser bıraksa… 

 

Ordu’nun Gönül Sultânı 

Bir Şeyh Şâkir Külliyesi 

Mescid, Eyvan, Kütüphâne 

Şehre alem bir türbesi… 

 

Yakışmaz mı orta yere? 

Allâh için bir söyleyin! 

Bunu görmemek vebâldir; 

Siz her ne, derseniz deyin! 

 

Hep ölüp de gideceğiz; 

Allâh’a ne diyeceğiz? 

Korktuklarımıza değil; 

Hakk’a hesap vereceğiz! 

 

Şehir değil mi emânet;

Ya şu neslin istikbâli?!

Hatırını es geçenin,

Hakk katında n'olur hâli?

 

Nûrâni’den söylemesi 

Sizden tatbik eylemesi 

Gönül sultânı diyoruz; 

Değil gönül eylemesi! 

 

Kaç yıllardır yazıyoruz; 

Artık bizden gitti vebâl 

Dileğimiz güzel olsun; 

Hem bugün hem de istikbâl… 

 

Dediklerimiz hep hayır; 

Hak katında sevap işler… 

Kalem yalnız yazan değil 

Yapanlar için de işler… 

 

Güzel değil midir dostlar; 

Hepimiz kârda olalım? 

Gönül sultanlarımızla 

Civâr-ı yârda olalım… 

 

Bundan büyük pâye mi var; 

Müslümanım diyen için? 

Kulak ardı edenleri 

Geçiniz efendim, geçin! 

 

Derdi olanlar dertlenir 

Sâhip çıkar da yurtlanır 

İnandığı dâvâ için; 

Yeri gelince sertlenir! 

 

Böyle yürür Hak dâvâlar 

Çilesiz, dirençsiz olmaz 

Fırsatı fırsat bilelim; 

Bu günler kimseye kalmaz! 

 

İnşâllâh, İnşâllâh dostlar 

Lâyık kul, ümmet olalım 

Peygâmber’in huzûrunda 

Ebedî huzûr bulalım… 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.