Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

HAYAT UFKU, ŞİİR KANADI...

Hayâtımızın en heyecanlı koşuşturmalarını, 79 güzünde İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nden mezun olup, 80’nin ilk ayında Lüleburgaz’da göreve başladığımız yıllarda yaşadığımızı söyleyebiliriz. Ev ve okul dışına çıkıp kendi hayâtımızın yollarına koyulduğumuz, 302 Mersedes otobüs seslerinin kulağımıza şarkı gibi geldiği günler.    O sıralardı, gazetelerimizden hangisiydi bilmiyorum; büyük ihtimâlle Millî Gazete olacak. Taşlama ya da Hiciv adıyla şiir yarışması düzenlemişlerdi. Katılıp katılmadığımı hatırlamıyorum. O sıralar hem kendimize güvenemiyoruz, köy çocuğuyuz, çekingenlik var, siyâsi, sosyâl havadan tedirginlik te söz konusu elbette. Veyâ, görev süreci telâşı, adres belirsizliği de diyebiliriz.    Neye sayarsak sayalım; bizim bugün asıl yapmak istediğimiz, o hiciv yarışmasında dereceye giren şiirlerin yayınlanmasıyla artan ilgimiz ve de öğretmenlikle birlikte kuvveden fiile çıkan şiir tutkusuyla kaleme aldığımız ilk ürünlerin yayınlanmasından sonra sesimize ses veren Yaşar AKGÜL isimli arkadaşın bizi de ilgilendiren mısrâlarını burada paylaşmak.  Ondan önce o yarışmanın 1.si olan şiiri alıyoruz buraya:    -DİN- "Uymayın der din size,  Uyarsınız dinsize,  Ne icat ettiniz de  Engel oldu din size."  -Garip Yetimoğlu-    Yarışmaya Nevşehir’den katılan bu arkadaşın şiiri kısa ama çok etkileyici idi. Bir Din Dersi muallimi ve ilâhiyâtçı olarak, biraz da mesleğimiz ve de misyonumuz gereği o gün bugündür bu dörtlüğü hep hatırlar, sık sık telâffuz ederim yeri geldiğinde.   Biraz da burdan ilham ve cesâretle biz de hep bir şeyler yazageldik. İşte onlardan, satır aralarında o günlerin dînî, ictimâî, ahlâkî ve de siyâsî atmosferini de yansıtan bir tânesi ve sonrasındakiler:    MODA-NÂME  Ülkede iyice azdı  Nice türden saç modası  Bir çılgınlık; başka ne ki?  Daha, daha aç modası!    Sokaklar bir günâh seli  Kimsenin yok ağzı-dili  Komünizmin bitti pili  Şimdi; açık kıç modası!..    Cadde bizim; fakat, heyhât  Gezemezsin şöyle rahat  Tavırlar hep katı, berbat;  Örtülüye öç modası!...    Sevâbın yeri yok rafta  Müslümanlık, sâde lâfta  Hengâm dolu her tarafta  Yalnız, günâh seç modası!...    Herkes yapar tam tersini  Düşünmez “yârın” dersini  Bilemekte hep hırsını  Fazîleti biç modası!..    Piyasa kahraman dolu  Çalışır hep eli-kolu  İslâma düşmanlık yolu  Müslümanla maç modası!    Bir, başı dönmüşlük gırla  Îkâza cevap; gırgırla!  Gezmekte herkes huzurla!  “Geç efendim, geç” modası!..    Aman aman, eldeki ne?  Yaptığın sığar mı dîne?  Aldırmaz hiç, devâm yine!  Ne bulursan iç modası!...    Aman Rabbim, koru bizi  Şimdiden sardı bir sızı  Ne yapacak, olan kızı?!  Çıplaklık, bir taç modası!    Kızlar kapansın mı eve?  Orada da vardır Tee Vee  Diz kalmaz ki döve döve  Ahlâk, nâmus hiç modası!    Bekâreti tartışırlar  Dans ederler; karışırlar  Zinâ, fuhuş; yarışırlar  Şurda-burda, piç modası!    Ciddî düşünene yer yok  Bakışlar sanki, birer ok  Akıldan geçmektedir çok  Şu toplumdan kaç modası!    Âşık Nûrânî, çok ayıp!  Bırakıp gitmek, hep kayıp  Yine uğraş, sevip-sayıp  Gerçi, biraz güç modası!...  Buna benzer şiirlerimiz peş peşe geldi ve yayınlandı gerek Millî Gazete, gerekse Yeni Devir’de. Bir hafta sonu baktık yukardaki cinas dörtlüğü yazan Garip YETİMOĞLU'yla berâber bizim de adımızın geçtiği bir şiir yer almış sayfada:    ŞÂİRLERE  Garip Yetimoğlu telsiz söylesin  Şakir Arslanoğlu gülsüz söylesin  Yaratan bizlere rahmet eylesin  Zulme, haksızlığa susmamalıyız…    Taşlasın şeytanı Nuri Kahraman  Vermeyelim şu pis modaya aman  Rahmet et bizlere Hz. Rahman(cc)  Küfre, haksızlığa  susmamalıyız…    İnsanlık muhtaçtır mânevî em’e  Tüm şâirler sarılmalı kaleme  Özkul, göğüs ger ki; çile, eleme  Cehle, haksızlığa susmamalıyız…  Yaşar ÖZKUL  (27.11.1983 Yeni Devir)  İster istemez heyecanlandık ve de hemen arkasını getirdik:    TAŞLASAK MI?  “Taşla” diyor bana ÖZKUL  Kalmıyor ki Yaşar Kardeş!  Atsak, istasyonlar bozuk  Almıyor ki Yaşar Kardeş!    Herkes belli bir yol tutmuş  Hayâ-edebi unutmuş  Nefisler rûhu uyutmuş  Salmıyor ki Yaşar Kardeş!    İşte kardeş, işte bacım  Dostum, ahbâbım, baş tâcım  Gelse bir, bitecek acım  Gelmiyor ki Yaşar Kardeş!    Taşlasak, hep kaçıyorlar  Taşlamasak içiyorlar  Döküyorlar, saçıyorlar  Dolmuyor ki Yaşar Kardeş!    Şeytan kadar, şeytanlık dert  Olabilse insanlar mert  Karar kılsalar gâyet sert  Kılmıyor ki Yaşar Kardeş!    Tamam, vermeyelim aman  Modadan hâlimiz yaman  Fakat, yanlışları duyan  Silmiyor ki Yaşar Kardeş!    Gerçi, bizden söylemesi  Önce tatbik eylemesi  Bozuk âlet düzgün sesi  Çalmıyor ki Yaşar Kardeş!    Hatâ bizde de var elbet  Önce sen nefsine emret  Sonra at-tut, sonra öğret  Olmuyor ki Yaşar Kardeş!    Buldu sâyenizde fırsat  Nûrî içten etti feryat  Hak yazmadan kimse necât  Bulmuyor ki Yaşar Kardeş!  (11.12.1983 Yeni Devir)  Bu defâ karşılık direkt olarak bize hitâben geldi. Bu daha bir heyecan vericiydi tabiatıyla:  Âşık Nûrânî’ye  İş’e besmeleyle başla  Savaş, boyalı göz-kaşla  Nefsine uyma, yavaşla  Nefis düşman, Nûrânî dost!    Zorbalar, zâlimler haklı  Temelde haç rûhu saklı  Ermiyor genç kızın aklı  Gören pişman, Nûrânî dost!    Bâtıla hizmeti boşla  Sarıl Hakk’a, canla-başla  Önce dostlarını haşla  Kim “Kahraman” Nûrânî dost!    Yıksalar nefis bendini  Bulur îmân, Nûrânî dost!  İçten içe yer kendini  Üryan pişman, Nûrânî dost!    Âşık NÛRÂNÎ’ye cevap  Şeytan taşlaması sevap  Şeytanlaşan görür serap  Bak, çöl pişman Nûrânî dost!    Yaşar Özkul, özlüyorum  Gelecektir, gözlüyorum  Adım adım izliyorum  Zaman pişman, Nûrânî dost!    Yaşar ÖZKUL  (1983 Yeni Devir)  Onun bu şiirleri elbette bize moral verdi, özgüven kazandırdı. Artık o günlerden bu günlere de bu tutku hız kesmeden devam etti.     Gelgelelim; Yaşar AKGÜL kimdir, nerdedir, ne iş yapar? Her kim ise, son kıtada özlüyorum falan da demiş ama hiç görüşmek nasip olmadı. Hayatta mıdır; bilmiyorum? İnşâllâh bu vesileyle tanışmamız, hattâ buluşmamız da mümkün olur.     Diğer yandan, başka isimler de var tabiî. Onları da gelecek yazılarda konu edeceğiz inşâllâh. Sözü bağlarken, Rabbimiz cümlesinden, cümlemizden râzı olsun diyor, sizlere ve de kâffe-i ehl-i îmâna bitimsiz mutluluklar diliyor, kalbî sevgiler-saygılar sunuyorum değerli dostlar wes’selâm…
Ekleme Tarihi: 01 Kasım 2022 - Salı

HAYAT UFKU, ŞİİR KANADI...

Hayâtımızın en heyecanlı koşuşturmalarını, 79 güzünde İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü’nden mezun olup, 80’nin ilk ayında Lüleburgaz’da göreve başladığımız yıllarda yaşadığımızı söyleyebiliriz. Ev ve okul dışına çıkıp kendi hayâtımızın yollarına koyulduğumuz, 302 Mersedes otobüs seslerinin kulağımıza şarkı gibi geldiği günler. 

 

O sıralardı, gazetelerimizden hangisiydi bilmiyorum; büyük ihtimâlle Millî Gazete olacak. Taşlama ya da Hiciv adıyla şiir yarışması düzenlemişlerdi. Katılıp katılmadığımı hatırlamıyorum. O sıralar hem kendimize güvenemiyoruz, köy çocuğuyuz, çekingenlik var, siyâsi, sosyâl havadan tedirginlik te söz konusu elbette. Veyâ, görev süreci telâşı, adres belirsizliği de diyebiliriz. 

 

Neye sayarsak sayalım; bizim bugün asıl yapmak istediğimiz, o hiciv yarışmasında dereceye giren şiirlerin yayınlanmasıyla artan ilgimiz ve de öğretmenlikle birlikte kuvveden fiile çıkan şiir tutkusuyla kaleme aldığımız ilk ürünlerin yayınlanmasından sonra sesimize ses veren Yaşar AKGÜL isimli arkadaşın bizi de ilgilendiren mısrâlarını burada paylaşmak. 

Ondan önce o yarışmanın 1.si olan şiiri alıyoruz buraya: 

 

-DİN-

"Uymayın der din size, 

Uyarsınız dinsize, 

Ne icat ettiniz de 

Engel oldu din size." 

-Garip Yetimoğlu- 

 

Yarışmaya Nevşehir’den katılan bu arkadaşın şiiri kısa ama çok etkileyici idi. Bir Din Dersi muallimi ve ilâhiyâtçı olarak, biraz da mesleğimiz ve de misyonumuz gereği o gün bugündür bu dörtlüğü hep hatırlar, sık sık telâffuz ederim yeri geldiğinde.  

Biraz da burdan ilham ve cesâretle biz de hep bir şeyler yazageldik. İşte onlardan, satır aralarında o günlerin dînî, ictimâî, ahlâkî ve de siyâsî atmosferini de yansıtan bir tânesi ve sonrasındakiler: 

 

MODA-NÂME 

Ülkede iyice azdı 

Nice türden saç modası 

Bir çılgınlık; başka ne ki? 

Daha, daha aç modası! 

 

Sokaklar bir günâh seli 

Kimsenin yok ağzı-dili 

Komünizmin bitti pili 

Şimdi; açık kıç modası!.. 

 

Cadde bizim; fakat, heyhât 

Gezemezsin şöyle rahat 

Tavırlar hep katı, berbat; 

Örtülüye öç modası!... 

 

Sevâbın yeri yok rafta 

Müslümanlık, sâde lâfta 

Hengâm dolu her tarafta 

Yalnız, günâh seç modası!... 

 

Herkes yapar tam tersini 

Düşünmez “yârın” dersini 

Bilemekte hep hırsını 

Fazîleti biç modası!.. 

 

Piyasa kahraman dolu 

Çalışır hep eli-kolu 

İslâma düşmanlık yolu 

Müslümanla maç modası! 

 

Bir, başı dönmüşlük gırla 

Îkâza cevap; gırgırla! 

Gezmekte herkes huzurla! 

“Geç efendim, geç” modası!.. 

 

Aman aman, eldeki ne? 

Yaptığın sığar mı dîne? 

Aldırmaz hiç, devâm yine! 

Ne bulursan iç modası!... 

 

Aman Rabbim, koru bizi 

Şimdiden sardı bir sızı 

Ne yapacak, olan kızı?! 

Çıplaklık, bir taç modası! 

 

Kızlar kapansın mı eve? 

Orada da vardır Tee Vee 

Diz kalmaz ki döve döve 

Ahlâk, nâmus hiç modası! 

 

Bekâreti tartışırlar 

Dans ederler; karışırlar 

Zinâ, fuhuş; yarışırlar 

Şurda-burda, piç modası! 

 

Ciddî düşünene yer yok 

Bakışlar sanki, birer ok 

Akıldan geçmektedir çok 

Şu toplumdan kaç modası! 

 

Âşık Nûrânî, çok ayıp! 

Bırakıp gitmek, hep kayıp 

Yine uğraş, sevip-sayıp 

Gerçi, biraz güç modası!... 

Buna benzer şiirlerimiz peş peşe geldi ve yayınlandı gerek Millî Gazete, gerekse Yeni Devir’de. Bir hafta sonu baktık yukardaki cinas dörtlüğü yazan Garip YETİMOĞLU'yla berâber bizim de adımızın geçtiği bir şiir yer almış sayfada: 

 

ŞÂİRLERE 

Garip Yetimoğlu telsiz söylesin 

Şakir Arslanoğlu gülsüz söylesin 

Yaratan bizlere rahmet eylesin 

Zulme, haksızlığa susmamalıyız… 

 

Taşlasın şeytanı Nuri Kahraman 

Vermeyelim şu pis modaya aman 

Rahmet et bizlere Hz. Rahman(cc) 

Küfre, haksızlığa  susmamalıyız… 

 

İnsanlık muhtaçtır mânevî em’e 

Tüm şâirler sarılmalı kaleme 

Özkul, göğüs ger ki; çile, eleme 

Cehle, haksızlığa susmamalıyız… 

Yaşar ÖZKUL 

(27.11.1983 Yeni Devir) 

İster istemez heyecanlandık ve de hemen arkasını getirdik: 

 

TAŞLASAK MI? 

“Taşla” diyor bana ÖZKUL 

Kalmıyor ki Yaşar Kardeş! 

Atsak, istasyonlar bozuk 

Almıyor ki Yaşar Kardeş! 

 

Herkes belli bir yol tutmuş 

Hayâ-edebi unutmuş 

Nefisler rûhu uyutmuş 

Salmıyor ki Yaşar Kardeş! 

 

İşte kardeş, işte bacım 

Dostum, ahbâbım, baş tâcım 

Gelse bir, bitecek acım 

Gelmiyor ki Yaşar Kardeş! 

 

Taşlasak, hep kaçıyorlar 

Taşlamasak içiyorlar 

Döküyorlar, saçıyorlar 

Dolmuyor ki Yaşar Kardeş! 

 

Şeytan kadar, şeytanlık dert 

Olabilse insanlar mert 

Karar kılsalar gâyet sert 

Kılmıyor ki Yaşar Kardeş! 

 

Tamam, vermeyelim aman 

Modadan hâlimiz yaman 

Fakat, yanlışları duyan 

Silmiyor ki Yaşar Kardeş! 

 

Gerçi, bizden söylemesi 

Önce tatbik eylemesi 

Bozuk âlet düzgün sesi 

Çalmıyor ki Yaşar Kardeş! 

 

Hatâ bizde de var elbet 

Önce sen nefsine emret 

Sonra at-tut, sonra öğret 

Olmuyor ki Yaşar Kardeş! 

 

Buldu sâyenizde fırsat 

Nûrî içten etti feryat 

Hak yazmadan kimse necât 

Bulmuyor ki Yaşar Kardeş! 

(11.12.1983 Yeni Devir) 

Bu defâ karşılık direkt olarak bize hitâben geldi. Bu daha bir heyecan vericiydi tabiatıyla: 

Âşık Nûrânî’ye 

İş’e besmeleyle başla 

Savaş, boyalı göz-kaşla 

Nefsine uyma, yavaşla 

Nefis düşman, Nûrânî dost! 

 

Zorbalar, zâlimler haklı 

Temelde haç rûhu saklı 

Ermiyor genç kızın aklı 

Gören pişman, Nûrânî dost! 

 

Bâtıla hizmeti boşla 

Sarıl Hakk’a, canla-başla 

Önce dostlarını haşla 

Kim “Kahraman” Nûrânî dost! 

 

Yıksalar nefis bendini 

Bulur îmân, Nûrânî dost! 

İçten içe yer kendini 

Üryan pişman, Nûrânî dost! 

 

Âşık NÛRÂNÎ’ye cevap 

Şeytan taşlaması sevap 

Şeytanlaşan görür serap 

Bak, çöl pişman Nûrânî dost! 

 

Yaşar Özkul, özlüyorum 

Gelecektir, gözlüyorum 

Adım adım izliyorum 

Zaman pişman, Nûrânî dost! 

 

Yaşar ÖZKUL 

(1983 Yeni Devir) 

Onun bu şiirleri elbette bize moral verdi, özgüven kazandırdı. Artık o günlerden bu günlere de bu tutku hız kesmeden devam etti.  

 

Gelgelelim; Yaşar AKGÜL kimdir, nerdedir, ne iş yapar? Her kim ise, son kıtada özlüyorum falan da demiş ama hiç görüşmek nasip olmadı. Hayatta mıdır; bilmiyorum? İnşâllâh bu vesileyle tanışmamız, hattâ buluşmamız da mümkün olur.  

 

Diğer yandan, başka isimler de var tabiî. Onları da gelecek yazılarda konu edeceğiz inşâllâh. Sözü bağlarken, Rabbimiz cümlesinden, cümlemizden râzı olsun diyor, sizlere ve de kâffe-i ehl-i îmâna bitimsiz mutluluklar diliyor, kalbî sevgiler-saygılar sunuyorum değerli dostlar wes’selâm…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.