Zübeyir YETİK bizim kuşağın beslendiği öncü yazarlardan biri. 70'li, 80'li yıllardan beri Yeni Devir, Millî Gazete başta olmak üzere çeşitli gazetelerimizde, Akıncı Güç gibi dergilerimizde takip ettiğimiz bir isim. Yazmaktan öte aksiyon adamı. Sendikacılık da yaptı.   Zübeyir Ağabey'in hayat hikayesi uzun. Başlı başına bir konu. Lâkin son yıllarda pek ismine raslamiyoruz her hangi bir yerde. Geçen hafta Facebookda görmeseydik unutma durumu yaşayacaktık. Sahi dedik, böyle bir Ağabey vardı. Arkadaşlık talebi gönderdik. 5000 sınırı dolu olduğu bilgisiyle özür beyan ederek döndü ama paylaşımları her gün geliyor. Bundan çok mutluyum. Kendisiyle tekrar buluşmak güzel. Her neyse bu gün ilginç bir yazısıyla berâber gıyâbî de olsa tekrar buluşmuş, sizlerle de karşılastirmış olalım; başlık bizden, yazı Ağabey'den:   İNSANLAR, SÜTLER; VİZYONLAR... Rahmetli Faruk (Alaybeyi) ağabeyimin kuşakları tanımlama bahsinde sevimli olmasa da cuk diye oturan bilvesile bir değerlendirmesin e tanık olmuştum... Şöyle: "Babam, anasütüyle beslenmişti, insan evladıydı.. Beni inek vs sütünden mamalarla beslemişler, bir bakıma hayvanca yetiştim.. Oğlum, suni mamalarla beslendi, şimdi, ben onu, hangi sınıfa oturtayım?" --- İmdi... "Türkiye Yüzyılı Vizyonu"nu heyecanla karşılamama, alkışlamama, gerekli, hatta zorunlu görmeme ve sonuna kadar arkasında durma kararlılığıma rağmen... "Bu vizyon neyle/nasıl beslenecek" sorusuna bir yanıt bulamadım... Memlekete/topluma ve hatta (görünürde, kısmen) Devlet'e  "fikir"den ari, saplantı yapılı Batı Yobazlığı ya da  Ham ve Kaba Softalık yaygın biçimde egemenken ve de vizyona kapı açma vaadi taşıyan üç-beş kalem ve kelam erbabı bu kitleler tarafından baskılanmış, hatta sıfırlanmışken, evet, "Türkiye Yüzyılı Vizyonu", nasıl/neyle emzirilecek de, göğerip "çınar" olacak?.. Merak ediyorum... --- "Siyasal aktivite yeterlidir, göç gide gide düzelir" düşüncesi varsa, ona da "eyvallah(!)"...   DÖRT VAV, BİR İNSAN, BİN GELECEK... Zübeyir Ağabey'in meseleyi getirp bağladığı yer, KERVAN YOLDA DÜZÜLÜR oldu. Biz de böyle düşünüyoruz. Lâkin başta bir defâ bu Yüzyılı öngörenler her şeyi söylemek, meseleyi ayrıntıya boğmak durumu ve borcunda değiller. Diğer yandan her hâlükârda herkese fert fert ve topluluklar ve de toplum olarak düşen görevler, yükümlülükler var. Sonuçta hepimiz de birer mükellefiz.  İşte bu noktada da âlim ve âriflerimize kulak vermemiz, onların ana kaynaklarımızdan devşirdikleri pratik örneklere dikkât kesilmesin gerekiyor. Böyle yaparsak değil sâdece yüzyıl vizyonunu, ebedî hayat vizyonunu da kotarmış oluruz. Rabbimiz muvaffak eylesin. İşte bu günkü örneğimiz: - 4 VAV'DAN SAKININ! -   4 Vav'dan sakının." Büyükler diyorlar ki: "Vav'lardan sakının diyorlar." Bu Vav'lar nedir? 1-Bir defa yani 'Vallahi' diyerek lüzumsuz yere yemin etmekten sakın. Çünkü Allah (cc) şahit gösteriliyor. Allah adıyla 'Vallahi' diyerek bir yemin etmekten sakın. 2-İkincisi, Mesûliyet şuuruyla hassasiyet taşımayan bir 'vali' olmaktan sakın. Buda Vav'la başlıyor "vali", mesûliyet şuuruyla hassasiyet taşımayan bir 'vali' olmaktan sakın. 3-Üçüncüsü, hakkını ifa edemediğin bir 'vasi' olmaktan sakın. 4-Dördüncüsü, 'vakıf'. Vakıf mesuliyetinden korkun. Onu gereği gibi muhafaza edin. Tabi bu vakıf hizmetlerinden uzak durun demek değildir. Liyâkat sahibi kişilerin bu vakıf hizmetinde bulunması zarûrîdir. Çünkü Cenâbı Hak geri durmayacak. "Verdiğimiz nimetlerden sorulacaksınız." buyuruyor. Allah (cc) o istidâdı vermiş, o şeyi vermiş bide Efendimiz'e (s.a.v) benzemek istiyor kıyâmette. Demek liyâkatımız, bütün gücü kullanarak bu vakıf hizmetlerinde bulunmamız lazım. Bu amme menfaatinde.                                                            Kaynak: Osman Nuri Topbaş   "GÜZEL GİDEN GÜZEL VARIR..." Yüce Mevlâ bizleri sağlam inancıyla berâber güzel fikirlere dikkât kesilip benimseyen, güzel insanlara kulak verenlerden; güzel yaşayıp güzel gidenlerden ve sonsuz âlemde de sâlih, güzel insanlarla haşr ü cem'  olup sevdikleriyle berâber ebedî mutluluklara erenlerden eylesin; Konya'dan sevgiler-saygılar değerli dostlar wes'selâm...