Başkanımız deprem sonrası Mersin’de olan-bitenleri, yaşanan olayları ve de yapılan faaliyetleri yazıyor:
"Değerli arkadaşlar.. Depremin yıkımını yaşamayan ama depremi iliklerine kadar hisseden Mersin’den hepinize selamlarımızı iletiyorum."
BU BİR SEFERBERLİK...
Depremin ilk üç günü Mersin’deki STK’larımız ( TDED, Tügva, AGD, TDV, ÖNDER, Memur- Sen, Müsiad başta olmak üzere) deprem bölgelerinde gıda ve insani yardım malzemeleri gönderdiler ve ekipleri ile alanda kurtarma faaliyetlerine katıldılar. Bir müslüman sorumluluğu ile hareket ettiler.
ÜÇ MERKEZ, ÜÇ ARAÇ; HERKES...
Biz TDED Mersin olarak tesbit ettiğimiz ve ihtiyaçlarını teyit ettiğimiz üç merkeze, üç araçla ekmek, su, kefen, battaniye ve kışlık giyim eşyası götürdük.
3. günden sonra deprem bölgelerinden Mersin’e büyük göç akımı başlayınca yardım malzemesi yollamayı durdurduk.
BÜYÜK GÖÇ, BÜYÜK GÜÇ; 40 STK...
TDED Mersin Şubesi olarak önümüzdeki dönem TDED Mersin Şube Başkanlığı yapacak olan Muharrem Köse ile birlikte, içinde Kızılay ve Yeşilay’ında bulunduğu 40 civarında STK ile bir araya geldik. Mersin’de yapılacak faaliyetleri organize etmeye başladık.
İKİYÜZ ELLİ BİN MISÂFİR...
Bu akşam Mersin Kriz Merkezi’nden aldığımız bilgiye göre şu ana kadar 250.000 kişi Mersin’de geçici barınma merkezlerine yerleştirildi. Tüm yurtlar, oteller ve okullar dolmuş durumda. Yarından itibaren uygun yeri olan camilerin ve kuran kurslarının barınma alanı haline gelmesini sağlayacağız.
MİLLETİN DİRLİĞİ, STK'LAR BİRLİĞİ...
“6 Şubat STK’lar Birliği” adını verdiğimiz STK’larımızla birlikte 1.000 adet yatak, 1.000 battaniye temin ederek 1.000 kişilik geçici barınma merkezlerini oluşturmaya başladık. Yarından itibaren Kızılay öncülüğünde 2 adet mutfak kuruyoruz.
Mersin şu an depremin tüm yükünü çeken şehir oldu.
DEPREM İÇİNDE DEPREM!
Deprem bölgelerinden gelen Suriyeliler, CHP’lilerin ve bazı milliyetçi grupların gösteri yapması üzerine KYK yurtlarından dün çıkarıldı ve Kuran Kurslarına yerleştirildi. Dün gece bazı mahallerde, kuran kursunda barınan Suriyelilerin çıkarılması için. Kuran Kursu önünde gösteri yapıldı. İlçe müftümüz polis nezaretinde Suriyelileri Kuran Kursu’ndan çıkarmak zorunda kaldı. Ciddi oyunlar oynanıyor ve bir çatışma ortamı oluşturulmaya çalışılıyor.
ANNEMDEN 3 GÜN SONRA...
Annemin vefatının 3. günü yaşadığımız deprem, kaybettiğim annemin hüznünü yaşamama engel oldu. Yüreğime tüm kayıplarımızın üzüntüsünü sığdırmaya çalışıyorum.
HEPİMİZ SARSILDIK...
Depremzedelerle ilgili çalışmalarımız nedeniyle sizlere ancak şimdi yazabildim. Sizinde bu acıyı yüreğinizde hissettiğinizi, içinizin yandığını biliyorum.
DUÂ VE YARDIMLARINIZ ÖNEMLİ...
Depremi yaşayan şehirlerimiz ve bu şehirlerin sakinlerinin göç edecekleri şehirlerimiz, sosyolojik ve ideolojik olarak ciddi değişim yaşayacaklardır. Bu ülkenin umudu olduğuna inandığım TDED mensuplarının, bu konuda fikirlerine ve yol göstericiliğine ihtiyacımız olacak.
Dualarınızı bekliyor, selam ve hürmetlerimi sunuyorum.
MUSTAFA BAŞKANIN AFFINA SIĞINARAK...
Not; Annemin vefatı ve peşinden yaşadığımız deprem dolayısıyla duygularımı paylaştığım bu notlar, TDED aile grubunda bulunan kardeşlerime özeldir.
Yaşadığı süreç ve sergilediği faaliyetler hepimize güncel, sıcak, dolayısıyla bu soğuk süreç üzerine içimizi ısıtan bir güzek örnek olması hasebiyle Mustafa Bey başkanımızın afvına sığınarak paylaştık. Siz okuyucularımızın da beğenmiş olacağınızı umuyor, başkanımıza gerek millet adına sergilediği gayretler ve gerekse ayrıca bunu kaleme alarak hepimize ayna tutması sebebiyle çok çok teşekkürler ediyor, Rabbimiz sa'yinizi meşkûr, amellerinizi makbul eylesin diye duâ ediyor; Ordu'dan sevgiler-saygılar sunuyoruz...
MERSİN’DEN MANİSA'YA...
Manisa'dan,l Mehmet ÇAVUL Hocamızın da deprem bağlamında şöyle bir paylaşımı var:
Tüm dünya yardım seferberliğinde.
Beni bitiren ise yoksul Afganlıların yardım kutularına mahcup yürüyüşleri ve "özür dileriz, elimizden bu kadarı geliyor" yazılı notları ile attıkları paralar oldu.
ALMAN, MACAR, YUNAN; "HEPİMİZ TÜRKÜZ!..."
Yıkıntılardan kurtaracağı kadına "korkma korkma" diye seslenen Alman kurtarma personeli; göçük altından sağ çıkardığı insanın sevinciyle kameralara yansıyan Macarın gözyaşları; "hepimiz Türküz" diyen Yunanlılar;
TİTREYEN JAPON, ÖLMEYEN VİCDAN...
Kahramanmaraş'ın soğuğunda tir tir titreyen Japonlar ve diğerleri hala insanlığın vicdanının ölmediğini göstermektedir.
İnsan kalabilenlere selam olsun.
KARIŞIK DUYGULAR, ZÂİL KAYGILAR...
Karışık Duygular
28 yıllık öğretmenim. İlahiyatçıyım.
Pandemiye kadar mesleğimi aşkla yaptım.
Kovit illeti beni de yoğunbakımın kapısına kadar sürükledi. Sonra geri gönderdi, her şeyle hesaplaş dercesine...
Yıllarca aşkla yaptığım her şey bana yabancılaşmaya başladı. Mesleğimden ve İslamcılıktan soğudum. Hatta yüz yıllar boyu oluşturulan ilahiyatçı dedikodularının insanın hiç bir sorununu çözmediğini, bundan öte hayatı daha da mecrasından uzaklaştırdığına kanaat getirdim.
ACABÂ ÖĞRETMEN DEĞİL DE...
Bireysel yaşanmışlıklar, sorgulamalar, hesaplaşmalar ve toplumdaki ahlaki çöküş göstergeleri, her şeyi ama her şeyi tekrar gözden geçirmeye mecbur bıraktı.
Câri ve kurumsal din de dahil yıllarca değer adına ne kadar birikimim varsa hepsi küçüldü gözümde. Önemini yitirdi.
KÜTÜPHÂNE HİRASI!
Bir Hira (arayış mağarası) olarak gördüğüm kütüphanemdeki kitaplar bile 'anlamsızlaşma'dan nasibini aldı. Bir kaç yüz cildini dağıttım.
Tam 30 yıl uğruna ter dökerek inşa ettiğim kuleler, Maraş depremi gibi hepsi yerle yeksan oldu.
YİNE DE OKUMA MI DEMELİ?
Tamamı kaçak yapılarmış demekki!
Artık sığınacak yeni mekanlar inşa edecek enerjiyi pek bulamıyorum kendimde. Yine de "okuma" eyleminden başka çıkış yolu bulamıyor ve ha bire okuyorum.
DEPREM ÇIKAGELDİ...
Bir de tüm bunların üstüne büyük bir felaket çıktı geldi; deprem.
İlk günlerde keşke öğretmen olacağıma bir kepçe operatörü olsaydım, insanlara daha yararlı olurdum dedim.
GÜNEŞ DOĞMAK ÜZERE...
Meslektaşlarım üzerine alınmasın, bunlar benim kişisel ızdıraplarım. Ama şundan hala eminim; yaşım biraz daha genç olsaydı mutlaka bir yardım kuruluşu adına oralarda olurdum.
Karışık duygular dedim ya, Bunlar o haneye ait.
Şimdi yeni işler yapma zamanı, yeni şeyler söyleme vakti.
Güneş doğmak üzere..."
Mersin’den Manisa'ya, Mustafa Başkan ve Mehmet Bey hocamıza teşekkürlerle berâber oralardan tüm ülke, gönül coğrafyamız ve dünyâya bir genel deprem yaşıyor olduğumuzu tekrâren belirtiyoruz.
SÜREÇ ZORLU, NETÎCE MÜHİM...
Bu, etkisi tüm dünyâya aksedebilecek boyutta bir deprem. Dolayısıyla Süreç olarak zorlu olduğu kadar sonuçları da büyük olacaktır. AllâCC yardımcımız olsun. Yukarda da örneğini verdiğimiz gibi duygu, düşünce, fikir, strateji, siyâset olarak herkes seferber. İnşâllâh bu ülke küllerinden doğacak. Bu ülke büyük ülke. Onun seferberliği bitmez. Hepimiz de bir kenarından onun neferiyiz.
MİLLET AZİZ, MEMLEKET BÜYÜK...
Rabbimiz hepimizin yardımcısı olsun. Ömrümüz de ölümümüz de hayırlı olsun. Ölüm bizi îman ve hidâyet üzere yakalasın. Ama yatarken, ama otururken, ama koşarken; son tahlilde yolu üzereyken yakalasın... Neticelerin en güzeli bu.
Hepimize nasîp eyle Yâ Rabbi diyerek sözü bağlarken cümleye sevgiler-saygılar sunuyor, tekrar görüşmeyi umuyoruz wes'selâm...