Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

EBÜL'HAYIR, YASİN 2. SAYFA; TÜRKİYE, ANTAKYA...

Tatil üstüne tatil sebebiyle 1 ay kadar ara verildikten sonra yeniden başlatılan sabah namazı buluşmasının ilkinde Karşıyaka ENSAR CÂMİİ'indeydik.   ENSAR'DAN EBÜL'HAYIR'A... Cumâda da küçük oğlum Yusuf Kerem Bey'le Gülyalı (EBÜL'HAYIR) Merkez Câmii'ndeydik. Vaaz'da YÂSİN vardı. Ayrıca 2. sayfa meâliyle anlatıldı. Sizlere de evinizdeki meal ya da tefsirden bakmanızı tavsiye ederiz. Hem Türkiye hem de depremle birebir ilgili. Yıllardır okuduğumuz Yasin'in bizimle olduğu kadar ülkemizle de ne kadar bağlantılı olduğunu hayretle göreceksiniz. Olay Antakya'da geçiyor. Sanki bu gün gibi. Yer aynı yer, insanlar da aynı. Neticede Kur'an kıyâmete kadar insanlığın yegâne kitabı...   HAYRİ YÜKSEL, MÛSÂ BELÜREN... Oğlumun ezanlarını okuduğu namazın ardından, İmam-Hatip Hayri YÜKSEL ve yeni gelmiş müezzinimiz Korganlı Mûsâ BELÜREN Bey hocalarımızla vedâlaşıp ayrıldık. Turnasuyu'na gelince sâhil boyuna dönerek PİKOLO Otel'in önünde durduk. Burada Deprem bölgesinden kalan misâfirlerimiz var. Daha kapıda oğlum 44 plâka otomobillere dikkâtimi çekti. Adres doğruydu yâni.   MEHMET KARABULUT, NECÂTİ DİZDAR... Bu kardeşlerimiz, bizim 70'li yıllarda Ordu İmam-Hatip Okulu'nda dersimize gelen Elazığlı olup Malatya'ya yerleşen Mehmet KARABULUT Bey Hocamız'ın yakınları ve bu bağlamda Necâti DİZDAR Hoca vâsıtasıyla onlara ulaştık. Hasbihâl ettik. Daha tam tanıştık bile diyemiyoruz. Yerleri iyi.   MÜESSESE GÜZEL, MİSÂFİRLER RAHAT... Resepsiyonda öğrendiğimiz kadarıyla müessese tarafından ağırlanıyorlarmış. Yarın sabah (bugün) da birlikte kahvaltı yapacaklarmış. Burada Cem ŞENOCAK Bey, Ordumuz adına bir takdir ve teşekkürü hak ediyor. Rabbimiz maddî-mânevî kazançlarını bereketlendirsin, ülkemizde ve bölgemizde sayılarını çoğaltsın... Âmin...   DERTLER PAYLAŞILDIKÇA... İnşâllâh oraya, bir maddî ihtiyaçtan çok mânevî anlamda dertleşme, muhabbet havası solunması, dertlerin paylaşıldıkça azalması gerçeği meyânında zaman zaman gideceğiz. O zaman ayrıca yazarız. Şu an kimseye isim bile sormadık. Birinin Kur'an Kursu hocası olduğunu önceden biliyorduk. Ağabeyi de geldi. O da Nöroloji doktoruymuş; sohbetin akışında öğrendik. Şu kadarını söyleyeyim ki; doktor deyince, bir de iş aradığını belirtince; "maaşınız yatmıyor mu?" dedik. Yatmıyormuş. Çünkü, meğer özel çalışıyormuş. Durum böyle.   ŞEHRE UZAK, İLGİYE YAKIN... Neyse, sonraki ziyâretler bağlamında daha yazarız. Onlara ihtiyaç sorduk tabiî, öyle âciliyetleri gözükmüyor. Yalnız şehre uzak kaldıkları için gidebilecekleri yerler hakkında birşeyler söyledik. En belirgin olarak Ulu Câmi ve altındaki kütüphaneden söz ettik.   KARDELEN DERGİ, YÜZAKI MECMUA... Yanımızda bulunan yerel gazete ve bizim TDED'in Dil ve Edebiyat Dergisi ile KARDELEN ÇOCUK Dergisinden verdik. YÜZAKI da vardı. Burda yan odada çocuklar da var; çok güzel etmişsiniz dediler.   HEDİYE DEYİNCE NEŞRİYÂT... Biz de; bizi kitap dergi işlerine Mehmet Hoca ve arkadaşları alıştırdı. Biz hediye deyince neşriyat anlıyoruz. Arabamızin bagajında hep bulunur falan deyip, yine buluşmak, havalar ısındığında köylerimize falan girebileceğimizi söyleyerek ayrıldık. Yine gittiğimizde yazar, sizlerle de paylaşırız inşâllâh.   ŞEHRİN YAPISI, TOPLUMUN BİNÂSI... Dün sosyâl medyada dolaşırken TDED Osmancık Şûbe Başkanımız Kâzım SEKİLİ Bey'in bilge mîmar merhum Turgut Cansever'den iktibâsen yaptığı şu paylaşımı oldukça güncel ve çok öğreticiydi: "Şehrin çökmesi vahim bir hadise. Fakat toplumun ahlâkî yapısının çökmesi daha da vahim."  (Turgut Cansever)   İNŞÂÎ ARZ, MÎMÂRÎ TARZ... Yunus Emre GÖZÜDOK'un paylaşımı da deprem çerçevesinde ve bir başka açıdan, mîmârî tarzın ve tercihlerin insan sağlık ve psikolojisine direkt etkisi meyânında olarak bu minvâldeydi:   APARTMANDAN EVE, ÇARŞIDAN KÖYE Mİ?... "Bir defa daha anlıyoruz ki en büyük dünya nimetlerinden biri; küçük de olsa bahçe içinde müstakil bir ev. Gerçi apartman dairesinde kiracıyım henüz. Fakat hazine sahibinden istemeye mani yok. Rabbim bizi apartman denilen bu modern mezarlıklardan kurtarsın. Sadece yıkılıp ölümlere sebep olduğu için mezarlık demiyorum. Bizi fıtratımızdan, tabiatımızdan, yerden, topraktan uzaklaştıran beton yığınları içinde maddeten ve mânen biraz daha ölüyoruz her gün."   BİR YANIMIZ HEP DEPREM ARTIK! Tabiî ki deprem atmosferinden çıkamıyoruz. Tüm eylem ve söylemlerimizin bir yanı Güneydoğu. Ne zaman elimizi açsak ilk duâlar oraya gidiyor, ilk yardımlar oraya geliyor. Câmiler, cumâlar, tebrikler, duâlar hep deprem. İşte birkaç örnek:   YA; HEMEN DERDEST ETSEYDİ?! Allahın selamı rahmeti mağfireti üzerimize olsun ALLÂH CC buyurur ki: “Şayet Allah insanları yapıp ettiklerinden dolayı hemen derdest edip cezalandıracak olsaydı,yerin üstünde tek bir canlı bırakmazdı. Fakat onlara takdir edilen bir zamana kadar mühlet veriyor. Vakitleri dolduğunda ise (herkes anlayacaktırki) Allah kullarını hakkıyla görüp bilmektedir. Fatır, 45)   EFENDİMİZ SAV İN DUASI: Rasûlullah SAV şöyle duâ ederdi: "Allahım.Harama bulaşmaktansa, helalinle yetineyim. Beni lütfunla (zengin kılarak) Senden başkasına muhtaç etme." (Tirmizî) Allah'ım! Sen, benim Rabbimsin. Sen'den başka ilah yoktur, Sana güvendim, Sen o muazzam muhteşem arşın sahibisin. Yüce ve kudretli olan Allahım senden başka sığınacak kimse yoktur. Allahım sen ne dilersen o olur, her kudret ve kuvvet senin elindedir. Sen her şeyi ve her şeyin sayısını bilirsin.   HER TÜRLÜ ÂFETTEN, KÖTÜLÜKLERDEN... Allah'ım! Her kötü mahlûktan, hayvandan ve her afetten Sana sığınırım. Her şeyin idaresi yed-i kudretindedir. Allah'ım! Bizi Senin doğru ve hak yolundan ayırma. Âmin... Cumanız kutlu dualarınız kabul olsun... Allaha emanet olunuz... (Mümin KELEK, Kayseri)   DİLEDİĞİNİ AZÎZ, DİLEDİĞİNİ ZELÎL EDERSİN... İstanbul'dan Metin MERGEN'in cumâ paylaşımı: De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin. Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katarsın. Ölüden diri, diriden de ölü çıkarırsın. Dilediğin kimseyi de hesapsız rızıklandırırsın. [Âli İmrân, 26-27.]   KİRDEN, PASTAN ARINDIR! Ordu İmam-Hatip Âilesi'nden Ârif KILIÇ: "Allah'ım!  Son nefesimizde Kelime-i Şehâdet getirerek Ruhumuzu teslim edebilmeyi, İmanlı ve Selim bir Kalp ile Huzuruna gelebilmeyi cümlemize nasip eyle. Allah'ım! Bizleri Naîm Cennetlerine Vâris olanlardan eyle.  Allah'ım! Bizleri bütün beşerî, hayvanî ve cismanî kirlerden arındır. Allah'ım! Maddî ve manevî tüm hastalıklarımıza şifalar ihsan eyle!" Âmin Cumamız mübârek olsun...   NİCE CUMÂLARA HEP BERÂBER; İNŞÂLLÂH... Âmin, Âmin, Âmin değerli kardeşler; nice cumâlara hep birlikte, din-îman selâmetleri ve sıhhat-âfiyetler üzere, tüm sevdiklerimizle inşâllâh wes'selâm..
Ekleme Tarihi: 24 Şubat 2023 - Cuma

EBÜL'HAYIR, YASİN 2. SAYFA; TÜRKİYE, ANTAKYA...

Tatil üstüne tatil sebebiyle 1 ay kadar ara verildikten sonra yeniden başlatılan sabah namazı buluşmasının ilkinde Karşıyaka ENSAR CÂMİİ'indeydik.

 

ENSAR'DAN EBÜL'HAYIR'A...

Cumâda da küçük oğlum Yusuf Kerem Bey'le Gülyalı (EBÜL'HAYIR) Merkez Câmii'ndeydik. Vaaz'da YÂSİN vardı. Ayrıca 2. sayfa meâliyle anlatıldı. Sizlere de evinizdeki meal ya da tefsirden bakmanızı tavsiye ederiz. Hem Türkiye hem de depremle birebir ilgili. Yıllardır okuduğumuz Yasin'in bizimle olduğu kadar ülkemizle de ne kadar bağlantılı olduğunu hayretle göreceksiniz. Olay Antakya'da geçiyor. Sanki bu gün gibi. Yer aynı yer, insanlar da aynı. Neticede Kur'an kıyâmete kadar insanlığın yegâne kitabı...

 

HAYRİ YÜKSEL, MÛSÂ BELÜREN...

Oğlumun ezanlarını okuduğu namazın ardından, İmam-Hatip Hayri YÜKSEL ve yeni gelmiş müezzinimiz Korganlı Mûsâ BELÜREN Bey hocalarımızla vedâlaşıp ayrıldık.

Turnasuyu'na gelince sâhil boyuna dönerek PİKOLO Otel'in önünde durduk. Burada Deprem bölgesinden kalan misâfirlerimiz var. Daha kapıda oğlum 44 plâka otomobillere dikkâtimi çekti. Adres doğruydu yâni.

 

MEHMET KARABULUT, NECÂTİ DİZDAR...

Bu kardeşlerimiz, bizim 70'li yıllarda Ordu İmam-Hatip Okulu'nda dersimize gelen Elazığlı olup Malatya'ya yerleşen Mehmet KARABULUT Bey Hocamız'ın yakınları ve bu bağlamda Necâti DİZDAR Hoca vâsıtasıyla onlara ulaştık. Hasbihâl ettik. Daha tam tanıştık bile diyemiyoruz. Yerleri iyi.

 

MÜESSESE GÜZEL, MİSÂFİRLER RAHAT...

Resepsiyonda öğrendiğimiz kadarıyla müessese tarafından ağırlanıyorlarmış. Yarın sabah (bugün) da birlikte kahvaltı yapacaklarmış. Burada Cem ŞENOCAK Bey, Ordumuz adına bir takdir ve teşekkürü hak ediyor. Rabbimiz maddî-mânevî kazançlarını bereketlendirsin, ülkemizde ve bölgemizde sayılarını çoğaltsın... Âmin...

 

DERTLER PAYLAŞILDIKÇA...

İnşâllâh oraya, bir maddî ihtiyaçtan çok mânevî anlamda dertleşme, muhabbet havası solunması, dertlerin paylaşıldıkça azalması gerçeği meyânında zaman zaman gideceğiz. O zaman ayrıca yazarız. Şu an kimseye isim bile sormadık. Birinin Kur'an Kursu hocası olduğunu önceden biliyorduk. Ağabeyi de geldi. O da Nöroloji doktoruymuş; sohbetin akışında öğrendik.

Şu kadarını söyleyeyim ki; doktor deyince, bir de iş aradığını belirtince; "maaşınız yatmıyor mu?" dedik. Yatmıyormuş. Çünkü, meğer özel çalışıyormuş. Durum böyle.

 

ŞEHRE UZAK, İLGİYE YAKIN...

Neyse, sonraki ziyâretler bağlamında daha yazarız. Onlara ihtiyaç sorduk tabiî, öyle âciliyetleri gözükmüyor. Yalnız şehre uzak kaldıkları için gidebilecekleri yerler hakkında birşeyler söyledik. En belirgin olarak Ulu Câmi ve altındaki kütüphaneden söz ettik.

 

KARDELEN DERGİ, YÜZAKI MECMUA...

Yanımızda bulunan yerel gazete ve bizim TDED'in Dil ve Edebiyat Dergisi ile KARDELEN ÇOCUK Dergisinden verdik. YÜZAKI da vardı. Burda yan odada çocuklar da var; çok güzel etmişsiniz dediler.

 

HEDİYE DEYİNCE NEŞRİYÂT...

Biz de; bizi kitap dergi işlerine Mehmet Hoca ve arkadaşları alıştırdı. Biz hediye deyince neşriyat anlıyoruz. Arabamızin bagajında hep bulunur falan deyip, yine buluşmak, havalar ısındığında köylerimize falan girebileceğimizi söyleyerek ayrıldık. Yine gittiğimizde yazar, sizlerle de paylaşırız inşâllâh.

 

ŞEHRİN YAPISI, TOPLUMUN BİNÂSI...

Dün sosyâl medyada dolaşırken TDED Osmancık Şûbe Başkanımız Kâzım SEKİLİ Bey'in bilge mîmar merhum Turgut Cansever'den iktibâsen yaptığı şu paylaşımı oldukça güncel ve çok öğreticiydi:

"Şehrin çökmesi vahim bir hadise. Fakat toplumun ahlâkî yapısının çökmesi daha da vahim."

 (Turgut Cansever)

 

İNŞÂÎ ARZ, MÎMÂRÎ TARZ...

Yunus Emre GÖZÜDOK'un paylaşımı da deprem çerçevesinde ve bir başka açıdan, mîmârî tarzın ve tercihlerin insan sağlık ve psikolojisine direkt etkisi meyânında olarak bu minvâldeydi:

 

APARTMANDAN EVE, ÇARŞIDAN KÖYE Mİ?...

"Bir defa daha anlıyoruz ki en büyük dünya nimetlerinden biri; küçük de olsa bahçe içinde müstakil bir ev. Gerçi apartman dairesinde kiracıyım henüz. Fakat hazine sahibinden istemeye mani yok. Rabbim bizi apartman denilen bu modern mezarlıklardan kurtarsın. Sadece yıkılıp ölümlere sebep olduğu için mezarlık demiyorum. Bizi fıtratımızdan, tabiatımızdan, yerden, topraktan uzaklaştıran beton yığınları içinde maddeten ve mânen biraz daha ölüyoruz her gün."

 

BİR YANIMIZ HEP DEPREM ARTIK!

Tabiî ki deprem atmosferinden çıkamıyoruz. Tüm eylem ve söylemlerimizin bir yanı Güneydoğu. Ne zaman elimizi açsak ilk duâlar oraya gidiyor, ilk yardımlar oraya geliyor. Câmiler, cumâlar, tebrikler, duâlar hep deprem. İşte birkaç örnek:

 

YA; HEMEN DERDEST ETSEYDİ?!

Allahın selamı rahmeti mağfireti üzerimize olsun ALLÂH CC buyurur ki:

“Şayet Allah insanları yapıp ettiklerinden dolayı hemen derdest edip cezalandıracak olsaydı,yerin üstünde tek bir canlı bırakmazdı. Fakat onlara takdir edilen bir zamana kadar mühlet veriyor. Vakitleri dolduğunda ise (herkes anlayacaktırki) Allah kullarını hakkıyla görüp bilmektedir. Fatır, 45)

 

EFENDİMİZ SAV İN DUASI:

Rasûlullah SAV şöyle duâ ederdi: "Allahım.Harama bulaşmaktansa, helalinle yetineyim. Beni lütfunla (zengin kılarak) Senden başkasına muhtaç etme." (Tirmizî)

Allah'ım! Sen, benim Rabbimsin. Sen'den başka ilah yoktur, Sana güvendim, Sen o muazzam muhteşem arşın sahibisin. Yüce ve kudretli olan Allahım senden başka sığınacak kimse yoktur. Allahım sen ne dilersen o olur, her kudret ve kuvvet senin elindedir. Sen her şeyi ve her şeyin sayısını bilirsin.

 

HER TÜRLÜ ÂFETTEN, KÖTÜLÜKLERDEN...

Allah'ım! Her kötü mahlûktan, hayvandan ve her afetten Sana sığınırım. Her şeyin idaresi yed-i kudretindedir. Allah'ım! Bizi Senin doğru ve hak yolundan ayırma. Âmin...

Cumanız kutlu dualarınız kabul olsun...

Allaha emanet olunuz...

(Mümin KELEK, Kayseri)

 

DİLEDİĞİNİ AZÎZ, DİLEDİĞİNİ ZELÎL EDERSİN...

İstanbul'dan Metin MERGEN'in cumâ paylaşımı:

De ki: “Ey mülkün sahibi olan Allah’ım! Sen mülkü dilediğine verirsin. Dilediğinden de mülkü çeker alırsın. Dilediğini aziz edersin, dilediğini zelil edersin. Hayır senin elindedir. Şüphesiz sen her şeye hakkıyla gücü yetensin. Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katarsın. Ölüden diri, diriden de ölü çıkarırsın. Dilediğin kimseyi de hesapsız rızıklandırırsın.

[Âli İmrân, 26-27.]

 

KİRDEN, PASTAN ARINDIR!

Ordu İmam-Hatip Âilesi'nden Ârif KILIÇ:

"Allah'ım!  Son nefesimizde Kelime-i Şehâdet getirerek Ruhumuzu teslim edebilmeyi, İmanlı ve Selim bir Kalp ile Huzuruna gelebilmeyi cümlemize nasip eyle.

Allah'ım! Bizleri Naîm Cennetlerine Vâris olanlardan eyle. 

Allah'ım! Bizleri bütün beşerî, hayvanî ve cismanî kirlerden arındır.

Allah'ım! Maddî ve manevî tüm hastalıklarımıza şifalar ihsan eyle!" Âmin

Cumamız mübârek olsun...

 

NİCE CUMÂLARA HEP BERÂBER; İNŞÂLLÂH...

Âmin, Âmin, Âmin değerli kardeşler; nice cumâlara hep birlikte, din-îman selâmetleri ve sıhhat-âfiyetler üzere, tüm sevdiklerimizle inşâllâh wes'selâm..

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.