Evet; o gün günlerden GACAROĞLU (1876-1962) idi...
Çarşamba günü Sofuoğlu Abdurrahman ŞÂHİN Amcamızın cenâzesi için gittiğimiz Ulubey/Şuayip'te Tokat Gökmedrese'de 1898-1907 yılları arası 9 sene tedrîsât görerek Müderris İcâzetnâmesi alıp Osmanlı'nın yıkılışı sonrası batıcı zihniyet ekseninde teşkiline muvâfakaten tesisinin tanındığı Cumhûriyet sonrası kritik, sıkıntılı dönemlerde Ordu havâlisini İslâmî eğitim noktasında aydınlatmaya, dîn-diyânet ve âidiyeti unutturmamaya çalışan yöremizin önemli isimlerinden biri olmak bahtiyârlığına erenlerden Müderris GACAROĞLU Ahmed Efendi'ye dâir bir kitapla karşılaştığımız için böyle bir başlık attık.
KAÇAK-KÖÇEK; FİLİM ÇEVİRİR GİBİ
Kaçak-köçek, tiyatro oynar gibi çeşitli mizansenler uygulamak sûretiyle, kitapta yer aldığı kadarıyla, meselâ tarlada çalışan işçiler ya da yol boyu yürüyenler pozisyonu şekliyle dersler vermiştir.
MÜFTÜLER, VÂİZLER, HADEME-İ HAYRÂT
Böyle çeşitli yollarla zar-zor icâzet alma durumuna getirdiği talebelerinden bir kısmı sonradan Müftülük, vâizlik, imamlık gibi görevler almıştır.
Hepimizin tanıdığı Mehmet ÇELENK Hoca, geçenlerde rahmete kavuşanem emekli vâiz Mehmet MURTAZAOĞLU, birkaç yıl önce vefat eden emekli müftü Zekeriya KARA gibi isimler ilk akla gelenler.
MERHUM BABAMIN İSMİ DE VAR
Biz, kitapta da, TALEBELERİ başlığı altındaki bölümde adı geçtiği üzere, babamızın da kendisinden ders okumuş olması bağlamında onu tanıtmak adına geçtiğimiz yıllarda yerel yayın organlarında zaman zaman yazılar yazmıştık.
60. YIL PROGRAMI; BELKİ KİTAPLA
Hattâ geçen yıl, vefatının 60.yılı bsğlamında anma proğramı teşebbüslerimüz de oldu. Ama netîceye ulaştıramadık. Bu kitap onun da önünü açacaktır.
ZİYÂDESİYLE MUTLUYUZ
Şimdi hakkında bir kitap yazılmış olduğunu görmenin mutluluk ve heyecanını yaşıyoruz. Ziyâdesiyle mutluyuz. Zâten, bu sahadaki çalışmaların azlığından muzdaribiz.
YIKMAKLA KALDILAR MI Kİ?
Öyle ya; koskoca bir imparatorluk dünyânın yeni sâhiplerince yıkıldı.Gâye İslâm'ın birliği ve dirliğine sû-ikasttı. İslâmın dirâyetini kırıp kendi Yahûdî-Hristiyan karışım ve kaynaşımlı uygarlıklarını hâkim kılmaktı.
ULUSTAN AŞÎRETE...
Dolayısıyla, usûlen devlet görünümü verip tanıdıkları ulus ya da kabîle devletlerine geriye dönüş noktasında göz açtırmamak, en ufak bir kıpırtıyı irticâ olarak damgalatıp derdest ettirmek noktasında kurdukları düzenleri işletmeye kararlıydılar.
ÎDAMLARDAN SÜRGÜNLERE...
Nitekim de; son yüzyıl târihimiz bu politikanın îdamlardan sürgünlere, fâili meçhullerden işkencelere dramatik uygulamalarla doludur.
KISKAÇ DEVAM EDİYOR
Geldiğimiz şu noktada dahî, temel niteliklere dokunmak bir yana, bu politikaların oluşturduğu algı, tarz, kabul ve geleneklerin kıskacı kırılabilmiş değildir. Bir defâ o ilkelerin açtığı yolda kemikleşen ve gitgide daha da açıklaşıp hâkim hâle gelen seküler hayat tarzı mahalle baskısı karakteri arz ederek Osmanlıyı yıkıp yerine gönüllerince oluşumlar belirleyenlerin gâyelerine ulaştığının bir kanıtı niteliğinde.
SEKÜLER HAYAT, NÂRINA VEFAT
Nitekim, seküler hayat, muhâfazakâr olmaya çalışanlardan daha hüsn-i kabûle mazhar ve de kınanamaz durumdadır.
Demek istediğimiz; işte bu iklîmin en şiddetli dönemlerini düşünün. Dünyâ târihinde örneği olmayan, bir dînin en gözde şiârı orijinâlliğinden uzaklaştırılıyor.
EZAN YASAĞININ ÖRNEĞİ YOK
Meselâ, ezanın 18 sene Kur'an'ca orijinâlinin okunması yasaklanıyor. Kimin aklına gelir böyle bir şey.
Kısaca Kur'an öğretimi de sıkı tâkiplere mâruzdur. Zordur. Fedâkârlık, mal ve can kaybını göze almalar ister.
GACAROĞLU; HEPİMİZİN HİKÂYESİ
İşte; GACAROĞLU hikâyesinde aslına asılmanın, kararma ve karartmaya rağmen izi sürmenin, hertürlü zorlama ve baskıya rağmen imkânı nispetinde istikâmeti tâkip etmenin öyküsü var.
KİTAP AKICI, GERÇEKLER YAKICI
Mesut Bey oldukça akıcı da yazmış. Bir çırpıda okuduk. 160 sayfa. Üzerinde ayrıca detaylı durmak gerekir. Kitaptan öğrenilecek çok şeyler var. En azından o dönemin ekonomik, sosyâl, dînî, coğrafî, siyasal ve de kültürel şartları bağlamında öğretici ayrıntılar var.
TEŞEKKÜR ve TEBRİK
Hepimizin hikâyesi olan bu konuya verdiği emekden dolayı torunu Mesut YEŞİLBAŞ Bey'e çok teşekkür ediyorum. Ayrıca ülkemizin tedrisat geçmişi ve eğitim tarihine dâir toparlayıp yorumladığı net, doyurucu ve aydınlatıcı bilgilerden ve de kitabı okutmadaki başarısından dolayı da tebrik ediyorum.
ŞÂHİTLİKLER BEKLENİYOR
Kitap, deneme baskısı. Dolayısıyla yeni bilgi ve açıklamalara açık. Bu maksatla kitaba telefon ve e-posta koymuş. Ki, isteyen ulaşıp söyleyecekleri varsa lûtfetsin.
BU ULVÎ BİR GÖREV
Değerli okurlar; eğer GACAROĞLU'ya dâir size ulaşan haber, söylenti, bilgi, belge ya da yorum her ne varsa bunları gösterilen yerlere ulaştırmayı da bir vazîfe olduğu âşikâr.
DEĞER, DEĞER VERMEKLE OLUR
Değerli dostlar; değerlerin kadrini bilip yaşatalım ki devâmı gelsin, yerleri boş kalmasın. Hayırla yâd edilsin ki hem dünyadakilerin işine yarasın, hem de merhumun sevap defterine açıldıkça, okundukça yazılmaya devam edilsin..
KİTAP GÜZEL, VEFÂ GÜZEL; VEFÂ'T GÜZEL
Evet bu da bir görev. O emeklere karşı bir vefâ. Vefâmız olsun ki vefâ'tımız kolay olsun; Âmin...
Bu arada Yazar Mesut YEŞİLBAŞ, içinde yer almamız ve de gözden geçirip katkı vermemiz adına dayım İbrâhim YÜKSEL Hocayla bize kitaptan birer adet takdim etti.
BİLVESÎLE TEKRAR ZİYÂRET
Biz de, hemen hemen her bayramda olduğu gibi bugün de kitap vesîlesiyle mezarlığa gidip Fâtiha okuduğumuz hocamızı ziyâret edip, Rabbimizin onu talebeleriyle berâber, başta Mesut Bey olmak üzere torunları ve tüm sevdiklerini de katarak Efendimiz SAV in komşuluğunda buluştursun diye duâ ettik.
RABBİMİZ CÜMLETEN RÂZI OLSUN
Rabbimizden tekrar, cümlesinden, cümlemizden râzı olması niyâzıyla sizlere sevgiler-saygılar sunuyor; Allâh'a emânet olunuz diyoruz sevgili dostlar wes'selâm...