Bu sıra sosyâl medyada bir nostalji rüzgârı var. Biraz da millet yaz ve hasat mevsimi olması ya da tâtillerin çoğunluk îtibârıyle memleketlerde değerlendirilmesi dolayısıyla olmalı bu.
ESKİ KİLİM, ESKİ SOFRA; YENİ MUHABBET!
Bunu bizim köyde başlatan Ayşegül Hanım kızımız oldu. Komşumuz dedesi merhum Sâlih Amca, Fikriye Yenge-gilin târihî denebilecek 80, belki daha fazla yıllık evlerinin önünde, eski bir kilim üzerinde dede ve nine zamanından kalma sofrayı da üzerine koyarak bir resim paylaşıp altına da şunları yazmış:
SEHPA NE, KAHVE NERDE?
"Belki biz bu sofrada çay içerken lüks bir orta sehpanın varlığından bile haberimiz yoktu.
Belkide sunumlu fincanlarda kahve içmeyi bile bilmiyorduk o yıllar.
Ayrı tabaklarda yemek yemeyi hayal bile etmiyorduk.
TEK TABAKTAN, TEK YÜREK YEMEKLER!
Çünkü bizim ortada yuvarlak eski Bi aile soframiz vardı. Hep birlikte etrafına toplanır hep birlikte tek tabaktan tadına doyulmayan yemekler yerdik.
ÂSUMAN KULAKÇI, EMİNE AKSOY
Dostlarla keyfine doyamadigimiz çay muhabbetleri hiç bitmezdi. Mesela Asuman Kulakcı canım arkadaşım çok iyi bilir, Emine Kahraman Aksoy çok iyi bilir.
EVDE HUZUR, KÖYDE MUTLULUK
Eskilerde mutluluk nedir düşünmezdik. harmanlarda oynarken mutluluk nedir yaşardık.
Biz eskiden eskilerle mutluyduk. eskilerde huzurluyduk.
Peki eski zamanımızı istesek bize geri satabilen Bi mucize olabilir mi?
KÜÇÜKLER BURDA, BÜYÜKLER ANILARDA
Atalarımız, dedelerimiz babaannelerimiz, anneannelerimiz hepsi artık sadece anılarda kaldı; tıpkı bu sofranın anıları gibi...
KIYMET BİL(İN)MEK DİLEĞİYLE...
Nuri Kahraman amca çok daha iyi anlatabilir bu sofranın ve evin hikayesini diye düşünüyorum.
Eskilerin kıymetini bilmek dileğiyle...."
(Ayşegül KAHRAMAN)
HİÇ SEVİNİLMEZ Mİ?
Bu sürpriz yazı, hem metin olarak hem de girişim olarak ve de bir gencimizden sâdır olması îtibârıyle çok hoşuma gitti. Duygu ve düşüncelerimizi ânında şöyle ifâde ettik:
KIZIM SEN DE YAZ; MÂŞÂLLÂH!
"Kızım; teveccühüne teşekkür ediyorum; dediğiniz doğru, en azından demeniz doğru. Bunların bilinebildiği kadarıyla anlatılması lâzım. Mâşâllâh; sen ne güzel anlatıyorsun. İnanki çok akıcı. Sen de yaz. Zevkle okuyalım."
YAZILANLARDAN GÜÇ ALIYORUZ
"Senin yazman bize de teşvik olacaktır. Teşvik şevklendirme demek. Hani coşmadım değil. En azından mevcut yazdıklarımızı kitaplaştırmak bakımından.
Bugün Şayıp'a cenâzeye gitmiştik. Bizi büyük bir sürpriz karşıladı. Şu an kitap elimde. Bir arkadaş yazmış:" DEDEM MÜDERRİS GACAROĞLU AHMET EFENDİ
"Belki de babamın da hocası olması hasebiyle bu âlim konusunda ilk yazıları yazan benimdir. Zaten benim yazılardan da söz ediyor kitap. Babamın adı da geçiyor talebesi olarak."
KİTAPTAN KİTAPLARA İNŞÂLLÂH
"Şu an o kitap önümdeyken bu yazı düştü önüme. Bak senin elin de kalem tutuyor. Büyükleri konuştur not al. Zamanla kitaplaştırırsın."
SÖZ GİDER, YAZI KALIR
"Durmak yok, yazmaya, derlemeye devam; Allâh CC hepimizin yardımcısı olsun, en kalıcı ve etkili mîras kitaptır unutma. Diğerleri alınır, satılır, elden çıkar ya da yok olur ama kitap bir gurur abidesi ve de sevapmatik olarak kıyamete kadar devam eder; kolay gelsin kızım wes'selâm..."
TEŞEKKÜRLER AMCA
AK: "sağol amca destekleyici konuşman için ayrıca teşekkür ederim. demekki Bi adım atsam arkamda bir amca desteği var. saygilar bizden..."
BEN DE ÇAY İÇERDİM ORADA
"bende o evde çay içerdim çocukluğumu oralarda geçerdi"
(Âkif-Sebahat GÜMÜŞKAYA)
KÖY DE UZAK, İNSANLAR DA!
"Canım Ayşem eskilerde kapılarımız açık otururduk; şimdiyse büyük bir yannızlık var. benim köyüm de o kadar uzak ki insanlar birbirinden kendilerini yalnızlaştırmışlar."
BÜYÜKLER YOK, YALNIZLIK VAR!
"30 sene oldu Ben Köyümden çıkalı. bu sene geldim eski Samimiyeti eski huzurumuzu aradım ama yok büyük boşluk. Çünkü eski büyüklerimiz yok. şehirden gelen kocaman yalnızlık Var. Samimiyeti yitirmiş çok az evde aynı mutluluk var; o da sayılı..."
(Nazife Kahraman ÖZTÜRK)
MADDÎ ÇOKLUK, MÂNEVÎ YOKLUK!
AK: "evet ablam samimiyet yok mutluluk yok insanlar manevi ölüme geçmiş ne yazık ki"
BİR TASTAN YER, TASA ETMEZDİK!
Nazife Kahraman Öztürk: "Büyüklere saygı vardı birbirimizi kırmamak için ugraşlarımız vardı biz gerçekten birbirimizi komşu kardeş diye severdik bir taśtan yer tasa etmezdik bunu."
ÇAT KAPILAR, AÇIK KÂLPLER
"gece gündüz Çat kapı girerdik komşu evlerine. ailemizin aklı kalmazdı ne olur diye. Evet şimdi herşey çıkar. menfaat geçim derdi para olmuş."
BURNUMUN UCU SIZLADI!
"biz şanslı insanlarız o anları yaşadık o samimiyeti hissettik çok şükür
Şu an sanki öyle bir an canlandı bende Ayşem burnumun ucu sızladı"
(Emine Kahraman AKSOY)
DAYI, İSTANBUL'DAN SESLENİYOR
"Eskileri anmak çok güzel oluyor selamlar olsun..."
(Vedat KARACA)
AK: "Aleykümselam dayım..."
ŞİMDİ İMKÂN ÇOK
Evet; paylaşımlar bu minvâlde gidiyor. Aslında şimdi her evde üniversite mezunu var. Köylerin sosyâl medya hesapları da. Dergi diyecektik ama şimdi buna da gerek yok. Buralarda, büyüklerle yapılan konuşmalardan elde edilen bilgi, belge ve hâtıralar çok rahat yayınlanabilir.
KİTAPTAN ESERE
Bunlar çok birikince de fotoğraflarla falan zenginleştirilip kitaba dönüştürülebilir ve çok güzel, kalıcı bir eser çıkar ortaya.
AĞACI KÖKLER YAŞATIR
Buna ne gerek var demeyin. Herkes o hatıralar üzerinden özlem duyguları yaşıyor. Onlar bizim hâfızamız. İnsana lâzım olduğu gibi toprağa da hâfıza gerekir. Toplumlar, kökü mâzîde bulunan âtî olarak varlıklarını sürdürürler.
BÜYÜKLER, KÜÇÜKLER; HEP BERÂBER
Bu meyânda günümüz büyükleri çocuklarına ilerde anlatabilecekleri ortamlar hazırlamalı, işler yaptırmalı, ziyâretler gerçekleşmesini sağlamalıdırlar.
MAKSAT HÂSIL, MERAM KÂFÎ
Sözü uzatmayalım. Maksat hâsıl olmuştur diye düşünüyor, başta Ayşegül Hanım kızımız olmak üzere paylaşıma destek verip burada da değerlendirme fırsatını bahşedenlere teşekkür ediyor, yeni yazılar yolunda muvaffakiyetler diliyor;
O DAR GÜNLER, BU HASRETLER
o dar günlerde bize bugünleri hazırlayanilen ve insanlıklarıyla bize kendilerini hep özleten büyüklerimize Yüce Rabbimizden engin rahmetler ve
EFENDİMİZ SAV İN KOMŞULUĞU
bizlerle onları, uğruna canımız fedâ Efendimiz SAV in komşuluğunda, böyle bir muhabbet sofrasında buluşmayı lûtfetmesi niyâzıyla cümleye sevgiler-saygılar sunuyoruz wes'selâm...