Abdullah Yılmaz
Köşe Yazarı
Abdullah Yılmaz
 

İÇİ GEÇMİŞ KARPUZU NE EDELİM!

Bu sıralar ürettiği karpuzları satamadığı için isyan eden çiftçilerin görüntüleri düşüyor önümüze. Allah yardımcıları olsun, zor durum. Bu konuda aklıma takılan bazı şeyleri not olarak bırakmak istiyorum. Karpuz sezonu açıldı ve çok uzun süre 20-25-30 tl aralığında satışa sunuldu. Canımız çekmesine rağmen periyodik olarak alamadık. Kimse almadı, alamadı. Fiyatlar karpuz için çok yüksekti. Konuştuğumuz karpuz satıcıları bu sene rekolte düşük, Adana karpuzları yandı, fiyatlar düşmez dediler. Şimdi sezon sonu geldi 4 tl ye kadar düştü ve bolluk da var fakat satılmıyor. Tarlada kalanlar de cabası. E güzel kardeşim bu karpuzlar sezon başında makul ve kurtaran fiyattan arz edilseydi de tüm karpuz üreticileri bundan istifade etseydi, vatandaş ta ağız tadıyla yeseydi olmaz mıydı? Bunu organize etmek çok mu zor? Şimdi tarladan kaldırma maliyeti 50 kuruş ama kabzımal 30 kuruşa almaya çalışıyor. Sonuçta gücü olan bazı üreticiler kaldırıyor ve vatandaşa ücretsiz ikram ediyor, gücü olmayan da tarlada bırakacağını söylüyor. Fırsatçılık başa bela olur! Neredeyse her işimiz böyle. Çiftçiyi, üreticiyi aracıların elinde oyuncak etmemeli. Gerekirse devlet neşteriyle işe müdahale etmeli. Karpuzlar elinde kalanlardan alınıp bir şekilde halka bedava dağıtılabilir. Çiftçiyi yaşatmak gerekir, Bu planlamalar yapılmayınca seneye başka arızalar da çıkabiliyor. Bunu zaman zaman Limon, patates, soğan, domates gibi ürünlerde de görüyoruz. Stratejik tarım ürünlerinde ciddi bir planlama gerekiyor. Planlanmasına rağmen bir arıza yaşanıyor ve mal çiftçinin elinde kalıyorsa kurtaran fiyattan devletin alıp bu ürünleri bir şekilde değerlendirmesi isabet olacaktır.  Neredeyse tüm meyve sebze işinde benzer sıkıntılar yaşanmakta. Büyük marketlerin tarla kapatması, paralı kabzımalların ürünleri daha ekildiğinde satın alması gibi bir sürü iddia söz konusu. Hatta kim olduğunu bilmediğimiz kişilerin ürünleri tarladan satın alıp çöp ettiği bile iddia ediliyor. Bunu da ülkeye zarar verme niyetiyle yaptığını veya fiyatların düşmesine engel olmak için yaptıklarını değerlendirmekteyim. Üç harfli marketlerin de piyasayı kendi keyiflerine göre dizayn ettiği söyleniyor. Gıda ile oynayanın canını yakarsanız bir daha bunlara tenezzül etmez! Bu işlere ince ayar şart! Tarımla Uğraşan Çiftçi, İşçi Kim Varsa Başımızın Üstünde Tutmalıyız Burada yazdıklarımız bağlayıcı değildir. Zira bu işin uzmanı değilim. Ancak, hayatın içindeyiz, duyuyoruz, görüyoruz, istişare ediyoruz ve bazı öngörülere sahip olabiliyoruz. Tarımla uğraşan insanların konforunu, yaşam tarzını, kazancını muhakkak üst kalite tutmalıyız. İnsanlar yeterince tatmin olamayınca köy yaşamını terk ediyor ve şehirde bir fabrikada rahatlıkla iş bulabiliyor.  Tarım Bakanlığımız, Ticaret Bakanlığımız lütfen bu işlere bu açılardan bakarlarsa seviniriz. Mevsiminde sebze meyveyi ağız tadıyla yiyemiyoruz. Karpuzun içi geçtikten sonra alınabilecek fiyatlara düştü. Üretici şikayetçi, işçi şikayetçi, tüketici de şikayetçi. Demek ki burada bir yerde sorun var ve bu sorunun çözülmesi lazım. Benzer sıkıntıların hayvancılık alanında da yaşandığını duyuyor görüyoruz. Eskiden köylerimiz doluydu ve her evde hayvan bakılıyordu. Her yerde koyun sürüleri görürdük. Bunları göremez olduk. Köyler boşaldı. Köylerde kalıp bu işlerle uğraşan nadir insanların hayat standartlarını her açıdan çağa uygun şekilde yükseltmemiz gerekiyor. Yeni jenerasyon köyde kalmak istemiyor, hiçbir genç kız kendisi köyde olsa bile köylü ile evlenmek istemiyor. Bu sıkıntıları ayrıca ele almak gerekir. İnşallah başka bir yazıda değerlendiririz. Bendeniz fındık üreticisi sayılırım. Ordu’ya şehir dışından gelen tarım işçilerini görüyorum. Aynı şekilde gittiğim diğer şehirlerde de bu insanlarımızı görebiliyoruz. Hangi şartlarda konaklama yapıyorlar, nasıl bir yaşam tarzları var görmekteyiz. Bunun da çok sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum. Zaten bu alanda yaşanan işçi açığının da hangi boyutta olduğunu müşahede ediyoruz. Bu insanların konforlarını ve kazançlarını da hesaba katarak planlamaların yapılması gerekiyor. Son söz; Çiftçiyi, hayvan bakıcısını, köylüyü yaşatmak tüm milleti yaşatmaktır. Kaliteli ürünlerin soframıza ulaşması için bunun muhakkak dert edinilmesi elzemdir. İyi bir planlama ile kaliteli ve uygun fiyatla meyve, sebze, et ürünleri, süt ürünlerine ulaşabiliriz. Aksi halde kara kara düşünürüz, vesselam...
Ekleme Tarihi: 25 Ağustos 2024 - Pazar

İÇİ GEÇMİŞ KARPUZU NE EDELİM!

Bu sıralar ürettiği karpuzları satamadığı için isyan eden çiftçilerin görüntüleri düşüyor önümüze. Allah yardımcıları olsun, zor durum. Bu konuda aklıma takılan bazı şeyleri not olarak bırakmak istiyorum.

Karpuz sezonu açıldı ve çok uzun süre 20-25-30 tl aralığında satışa sunuldu. Canımız çekmesine rağmen periyodik olarak alamadık. Kimse almadı, alamadı. Fiyatlar karpuz için çok yüksekti. Konuştuğumuz karpuz satıcıları bu sene rekolte düşük, Adana karpuzları yandı, fiyatlar düşmez dediler. Şimdi sezon sonu geldi 4 tl ye kadar düştü ve bolluk da var fakat satılmıyor. Tarlada kalanlar de cabası.

E güzel kardeşim bu karpuzlar sezon başında makul ve kurtaran fiyattan arz edilseydi de tüm karpuz üreticileri bundan istifade etseydi, vatandaş ta ağız tadıyla yeseydi olmaz mıydı? Bunu organize etmek çok mu zor? Şimdi tarladan kaldırma maliyeti 50 kuruş ama kabzımal 30 kuruşa almaya çalışıyor. Sonuçta gücü olan bazı üreticiler kaldırıyor ve vatandaşa ücretsiz ikram ediyor, gücü olmayan da tarlada bırakacağını söylüyor. Fırsatçılık başa bela olur!

Neredeyse her işimiz böyle. Çiftçiyi, üreticiyi aracıların elinde oyuncak etmemeli. Gerekirse devlet neşteriyle işe müdahale etmeli. Karpuzlar elinde kalanlardan alınıp bir şekilde halka bedava dağıtılabilir. Çiftçiyi yaşatmak gerekir, Bu planlamalar yapılmayınca seneye başka arızalar da çıkabiliyor. Bunu zaman zaman Limon, patates, soğan, domates gibi ürünlerde de görüyoruz. Stratejik tarım ürünlerinde ciddi bir planlama gerekiyor. Planlanmasına rağmen bir arıza yaşanıyor ve mal çiftçinin elinde kalıyorsa kurtaran fiyattan devletin alıp bu ürünleri bir şekilde değerlendirmesi isabet olacaktır. 

Neredeyse tüm meyve sebze işinde benzer sıkıntılar yaşanmakta. Büyük marketlerin tarla kapatması, paralı kabzımalların ürünleri daha ekildiğinde satın alması gibi bir sürü iddia söz konusu. Hatta kim olduğunu bilmediğimiz kişilerin ürünleri tarladan satın alıp çöp ettiği bile iddia ediliyor. Bunu da ülkeye zarar verme niyetiyle yaptığını veya fiyatların düşmesine engel olmak için yaptıklarını değerlendirmekteyim. Üç harfli marketlerin de piyasayı kendi keyiflerine göre dizayn ettiği söyleniyor. Gıda ile oynayanın canını yakarsanız bir daha bunlara tenezzül etmez! Bu işlere ince ayar şart!

Tarımla Uğraşan Çiftçi, İşçi Kim Varsa Başımızın Üstünde Tutmalıyız

Burada yazdıklarımız bağlayıcı değildir. Zira bu işin uzmanı değilim. Ancak, hayatın içindeyiz, duyuyoruz, görüyoruz, istişare ediyoruz ve bazı öngörülere sahip olabiliyoruz. Tarımla uğraşan insanların konforunu, yaşam tarzını, kazancını muhakkak üst kalite tutmalıyız. İnsanlar yeterince tatmin olamayınca köy yaşamını terk ediyor ve şehirde bir fabrikada rahatlıkla iş bulabiliyor. 

Tarım Bakanlığımız, Ticaret Bakanlığımız lütfen bu işlere bu açılardan bakarlarsa seviniriz. Mevsiminde sebze meyveyi ağız tadıyla yiyemiyoruz. Karpuzun içi geçtikten sonra alınabilecek fiyatlara düştü. Üretici şikayetçi, işçi şikayetçi, tüketici de şikayetçi. Demek ki burada bir yerde sorun var ve bu sorunun çözülmesi lazım.

Benzer sıkıntıların hayvancılık alanında da yaşandığını duyuyor görüyoruz. Eskiden köylerimiz doluydu ve her evde hayvan bakılıyordu. Her yerde koyun sürüleri görürdük. Bunları göremez olduk. Köyler boşaldı. Köylerde kalıp bu işlerle uğraşan nadir insanların hayat standartlarını her açıdan çağa uygun şekilde yükseltmemiz gerekiyor. Yeni jenerasyon köyde kalmak istemiyor, hiçbir genç kız kendisi köyde olsa bile köylü ile evlenmek istemiyor. Bu sıkıntıları ayrıca ele almak gerekir. İnşallah başka bir yazıda değerlendiririz.

Bendeniz fındık üreticisi sayılırım. Ordu’ya şehir dışından gelen tarım işçilerini görüyorum. Aynı şekilde gittiğim diğer şehirlerde de bu insanlarımızı görebiliyoruz. Hangi şartlarda konaklama yapıyorlar, nasıl bir yaşam tarzları var görmekteyiz. Bunun da çok sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum. Zaten bu alanda yaşanan işçi açığının da hangi boyutta olduğunu müşahede ediyoruz. Bu insanların konforlarını ve kazançlarını da hesaba katarak planlamaların yapılması gerekiyor.

Son söz; Çiftçiyi, hayvan bakıcısını, köylüyü yaşatmak tüm milleti yaşatmaktır. Kaliteli ürünlerin soframıza ulaşması için bunun muhakkak dert edinilmesi elzemdir. İyi bir planlama ile kaliteli ve uygun fiyatla meyve, sebze, et ürünleri, süt ürünlerine ulaşabiliriz. Aksi halde kara kara düşünürüz, vesselam...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.