Unutmak mümkün mü Eymür’üm seni?
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Kıyısı-köşesi; her bir yöreni
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Sakartaş’ta oynarlardı horanı
Orda her gün sanki düğün töreni
Gürgen Pınarını, Şayıp Dere’ni
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Değirmenler vardı bir bir sıralı
Üç-beş tâne, birer koşum aralı
Bırakıp gittiler, gönlüm yaralı
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Döner idi pervâneler saçaklı
Olukla çark arasında sır saklı
Bakar idik korka korka meraklı
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Deresinin, ucu-bucu neresi?
Var onun da kendince bir töresi
İçinde çok; alacası, karası
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Türlü türlü canlılar, harekette
Yılanı-çıyanı, akrebi hattâ!
Kepçe, balık, göden, yengeç, keretta
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Kertenkele, örümcek, gök-göcemen
Ufaarak-tefeerek, kimi kocaman
Eme’si, bibi’si, nene, gocaman
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Gendeme yemeği, pancar çorbası
Gerdeli, behnisi, saman torbası
İbriği, leğeni; peşkir tutması
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Sabah kalkıp okullara koşması
Çamurların tepelerden aşması
Hendeklerden atlar iken düşmesi
Unutamayız hiç, sen de unutma!
İnekler girince başka tarlaya
Çekişler başlardı, çıkar gırlaya
Yorulurlardı hırlaya-gürleye
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Köpek dalaşları; yolda, bahçede
Galdirik, hoşgıran pezük bohçada
Ne gonuşuk vardı; dilde, lehçede?!
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Nası aanatmalı habu garazı?
Habu piştek, haşu hopal, şu tazı!
Zağarı, eniği, uyuz, marazı;
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Danası, düvesi; biti, güvesi
Saçlar sirke dolu; böcek nüvesi
İyi gelir derler Çıtlak havası
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Okul dağıldımı, direk yaylaya
Nâdiren at, eşek; çoğu kez yaya
Camışlar bağıra, itler havlaya
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Koyun, kuzu olan gider âheste
Adım atamazlar her bir nefeste
Dağılırlar nerde, görseler deste
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Aynı günde varmak değil kolayı
Yokuşdibi, Oluklu; ver molayı
Gece hanlarda var fâre alayı
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Nerde öyle, feneriydi, lâmbası?
Varsa katık, yersin; sonra yatması!
Erkenden çıkmalı, bekler Çambaşı!
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Yaylaya, yâhut ta gitsek her nere
Köyümüz akıldan çıkmaz bir kere
İstanbul, Feriköyü; Dolapdere;
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Avrupa, Afrika gitsek ne yazar?!
Eymür adı tüm tılsımları bozar
Kaşına gözüne değmesin nazar!
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Saz çağlıyor toprağının aşkına
Mızrap vurur muhabbeti meşkine
Hangisini desin, dönmüş şaşkına
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Nûrânî meftundur güzel köyüne
Huyu bile benzer sanki huyuna
Aslı varır Oğuz Kayı boyuna
Unutamayız hiç, sen de unutma!
Yeter âşık, şu sözü bağlayalım
Vedâ edip, gayrı uğurlayalım...
Selâm size; elvedâ ey dostlarım;
Unutamayız hiç, sen de unutma!