Sevgili okurlar. Geçen yazımızda belirttiğimiz gibi Yalçın Bey Kardeşimiz Samsun’dan özel uçak ambulansla Antalya Akdeniz Tıp Fakültesi’ne gitti. Bizler de peyderpey ardından oraya intikâl ettik. Geçen salının bitmek üzere olduğu saatlerden bu yana buralardayız.
En son Samsun OMÜ Tıp Fakültesi Mescidi’nde kıldığımız cumânın ardındanbuCumâ’yı da, Akdeniz Ünv. Mescidi’nde kılmak varmış. Çarşamba Havaalanı’ndan buraya 1 saati biraz aşan bir sürede geldik. Karadeniz, Akdeniz arası bu kadar yakın. 15 saatlik otobüs yolculuğunun yorucu olacağını düşünmek durumunda olduğumuz yaşlardayız artık.
Burada, Ordu-Giresun (OGU) Havaalanı’ndan da Bodrum’a seferler olacağını öğrenmek herkesi heyecanlandırdı. Özellikle, Muğla Üniversitesi’nde Araştırma Görevlisi olan Fâruk Yüksel’i. Babası Yalçın Bey’e, hafta sonları artık Ordu’ya rahatlıkla gelip dönebileceğini, ya da onların yorulmadan gelebileceğini müjdeledi. Hattâ, bizleri de dâvet etti.
Hastamıza gelince; şu an îtibârıyla son durumu, fırtına dinmiş şeklinde belirtilip, hastalık da normâl iyileşme seyrinde olarak niteleniyor. Hocamız Doç. Dr. Yaşar TUNA Bey’den, 2 haftalık bir izleme söz konusu olduğunu öğreniyor, asistanlarıyla dâimî iletişim hâlinde, tahlil sonuçları ve ziyâretler üzerinden hastamızı yakından tâkip ettiklerini görüyoruz. Tedâvi sürecinin nakle gerek kalmayacak bir seyirle noktalanması ümîdi büyük.
MORAL DESTEĞE TEŞEKKÜRLER…
Burada, şunu belirtmek gerekir ki, hasta için moralin önemli olduğu herkesin mâlûmu. Yalçın Bey’in bu anlamda memnuniyeti sonsuz ve de herkese teşekkürlerle berâber selâmlarını iletiyor. “Ne çok sevenimiz varmış. Allâh da onları sevsin. Râzı olup sevdiği kullar arasına katsın!” demekten kendini alamıyor. İlgilerden dolayı oldukça duygulanıyor.
Kendisiyle berâber eşi ve çocukları buraya intikâl etmişti. Ardından eniştesi Ahmet Bıyıklı ve kız kardeşi geldiler. Onlar, Ulubey Millî Eğitim Müdürlüğü de yapan merhum Celâl Zafer’in kızdan torunu olup burada yaşayan Câvidan Hanım’ın delâletiyle, fakülteye yakın bir dâire tutmuşlar. Gelenler burada kalıyor.
Biz ayrıca, İbrâhim ve Mustafa Yüksel’le berâber buradayız. Diğer kız kardeşi Neclâ Hanım ve yeğeni Yusuf İnan, İstanbul’dan gelip gittiler. Bu hafta Perşembe gün yine İstanbul’dan 4 kişi ziyaretine gelip dönecekler. Yine telefon edenler var. Önümüzdeki günlerde yurt dışından da ziyâretçileri gelecek.
ULUBEY SEVGİ KÖPRÜSÜ…
Geçen yazıda söz ettiklerimiz ve de yakın akrabânın ilgi ve telefonları bir yana, burada ayrıca sürpriz ziyâretçilerimiz de oluyor. Nükleer Tıp Bölümü’nde teknik eleman olarak çalışan, Ulubey’den Gardiyan Mehmet’in oğlu Mahmut Çakır Kardeş uğradı. Çok ilgilendi. Geldi-gitti, uğradı, sordu, soruyor. Sağolsun.
Aynı şekilde, AÜ Tıp 4. Sınıf talebesi, damat Nihat Öztürk’ün tarafından, ayrıca Onur Şâhin’in yeğeni Murat Şâhin de sık sık uğrayıp ilgilendi. Bunlar güzel şeyler. Çok memnuniyet verici. Teşekkür ediyoruz.
NecâtiCafaroğlu Amca kaç kez telefon etti. Burada yeğeni varmış; Sevgili Usuk diye. Yalçın Bey’in anne tarafı büyüklerinden Ârif Dede’nin torunu, Sabri Çetinkaya’nın çocuğuymuş. Telefonunu verdiler. O da burada, diğer Araştırma Hastânesi’nde görev yapıyormuş. Aradık; bir sağlıkçı olarak yardımcı olmaktan öte, burada bulunanları evinde misâfir edebileceğine kadar ilgilerini ifâde ettiler. Çok teşekkür ediyoruz. Bu gün hastamızı ziyâret ve tanışmak için gelecek.
Daha çok yazılacak olan isimler vardır elbetteama, biz şahsen muttali olduklarımızı yazıyoruz. Meselâ, eczâcı Nihat Karakaya ve berâber çalıştıkları Erol Beyler aradılar. Yanımızdakiler konuşurken kulak misâfiri olduk. Daha niceleri var. Arayan arayana. Bizimkilerin telefonları hiç durmuyor. Rabbimiz hepsinden de râzı olsun.
SÂLİH ve IRAKLI YAKINLAR…
Ancak, bizim Sâlih’in, tekke dediğimiz mekânını es ya da pas geçmemek gerek en azından. Kaldı ki, bu bir kadirşinaslık gereği ve de ayrıca oranın muhabbetini özledik. İnşâllâh, Yalçın Bey çabuk iyileşir de, hepimiz bir an önce döneriz diye umuyoruz.
Oranın müdavimlerinden Mesut BAŞ Kardeşimiz aradı. Zâten Yalçın Bey’le ayrıca sınıf arkadaşlıkları var. SâlihKardeş’inkâlbi bizimle çarpıyor. İrfan Özbilen Ağabey günaşırı arayıp-soruyor. Meliha ve Deniz kızlarımız, mîraç tebrikleriyle berâber sağlık dileklerini de belirtmişler. Hepsine de buradan selâmlar, sevgiler…
Ya, Otogar’a uğurlamaya dahî gelip, ondan sonra da her gün Ordu’dan arayıp hastamızın hâl-hatırıyla berâber peşipeşine gelen duâlarını da esirgemeyen Iraklı Muhammed-Suwzanâilesi ve çocukları Ömer, Tîybe, Fâtıme ve Rahmetullâh’ı anmamak olur mu hiç? Onlara da çok teşekkür edip, kalbî selâmlarımızı sunarken, bu vesileyle; Irak başta olmak üzere tüm kardeş coğrafyalarda akan kanların durup, halklarının sulh ve selâmete kavuşmasını temenni ettiğimizi belirtiyoruz.
ISPARTA’DAN ULUBEY’E…
Son olarak, fakültenin kantininde dalgın görünce tanışıp dertleştiğimiz, Isparta, Karaağaç, Çavundu Köyü’nden, az önce böbrek nakli sonrası tek oğluyla gelinini servis odasına bırakıp şimdi aşağı inmiş bulunan Ahmet Yaşar Ağabey’den de söz edelim:
Ordu-Ulubey deyince, Şenel Yılmaz ve Hâki Akgül diye iki isimden söz etti. İkisi de, 60’lı yıllarda öğretmenliğini yapmışlar. Hayattalar mı, değiller mi, bilmiyor. Biraz anlattı ve hayır duâlarla andı. Hayırla anılmak ve duâlara katılmak ne güzel. En son bizler de adresleşip, karşılıklı duâlaşarak ayrıldık.
ÖZELDEN GENELE DOĞRU…
Sevgili okurlar, ilimizden-ilçemizden, içerden-dışardan; yazılacak çok şeyler, müessif, ibretâmiz, dehşet ya da ilginç olaylar var ama, bu gün de yakın plândaki olaylarla köşemiz miâdını fazlasıyla doldurdu.
Biz de, bu bağlamda bir genelleme yaparak, hâlihazırdaki duygu, düşünce ve ümitlerimiz muvâcehesinde, Yüce Rabbimizden, - şer güçlerin en yakın hedefindeki Türkiye ve îdam kararıyla, gündemler yanında yüreklerimize de oturan, namlunun ucundaki Mısır’la berâber tüm İslâm yurtlarının yardımcısı olmasını, aramızdaki ve ümmet-i muhammed içerisindeki dertli kullara devâlar, hasta kullarına şifâlar, borçlu kullarına da edâlar nasîp eylemesini niyâz ederek bu günkü sözlerimizi bağlarken, Antalya’dan, bizler olarak sizlere sevgi, saygı ve sevdiklerinizle berâber sonsuz mutluluk dileklerimizi sunuyor, Allâh’a emânet olunuz diyoruz ves’selâm…