Kahırla gittiğin o gurbetlerden
Dönüp de bir daha gelecek misin?
Bin pişman, yıkılmış hâlleri görüp
Lütfedip bizlere gülecek misin?
Yaptığımız hatâ, belki bir cilve
Bedeli çok ağır, balyozdan sille
Bekliyoruz mahzun, mahcup gönülle
Kanlı göz yaşını silecek misin?
Anladık ki; sensiz günler bir serap
Sabahlar ümitsiz, akşamlar harap
Dünyâ bir değirmen, sevdâ bir dolap
Canlara, can suyu olacak mısın?
Bilmeyiz feryâtlar duyulur mu hiç?
Arîza işleme koyulur mu hiç?
Yaralı gönül, tam; sayılır mı hiç?
Hasret gerçeğini bilecek misin?
Sürgünlerde Saîdleri, Nursîsi
İdamlıktır Âtıfları, Mursîsi
Her ülkeye bir Firavun, bir Sisi
Gelip hükmü ele alacak mısın?
Dünyâ sanki Yahûdî’nin arsası
İsrâil’e gider kaymak parsası
Hiç hayra alâmet değil susması
Artık avâzeyi salacak mısın?
Burası Antalya, karşısı Mısır
Yüz yüze bakmak yok, geçti kaç asır
Gâvurlar egemen, müslüman esir
Böyle hep apışıp kalacak mısın?
Nûrânî muzdarip, dili duâda
İnsanlık inliyor, mazlum arada
Cezâyir’de, Filistin’de, Libya’da
Nağmeleri tekrar çalacak mısın?
Öte yanda Sûriye’si, Bosna’sı
Lâkin, kâlplerde hep, birlik sevdası
Çünkü olan, Hak’la bâtıl kavgası
Ey hayâl, gerçeği bulacak mısın?
Bugün her yerlerde mücâdele bu
Şer güçler vahdete kurmuşlar pusu
Eceline fayda etmez korkusu
Ey Millet, gafleti silecek misin?
Artık ön saflara geçme zamânı
Akla, karaları seçme zamânı
Birlikle, devlete göçme zamânı
Sen de, burada yer, alacak mısın?
Yeşeren ümitler, düş mü, gerçek mi?
Şu açan çiçekler, pür mü, pürçek mi?
Küfrün saltanatı hâlâ sür'cek mi?
Ey Ümmet; gün geldi, gülecek misin?
Selâm olsun halkımıza, millete
Önderlik ettiği aziz ümmete
Her tercihin adım olsun cennete
Bunu, yola ilke, kılacak mısın?
Muhabbet çok güzel, ayrılması zor
Söz sözü açıyor, dert söyletiyor
Dostlar, gayrı, bu kadarı yetiyor;
Bilmem, aradığın bulacak mısın?
Antalya, 22 Mayıs 2015