Benim tercihim erken seçim. Ama, yine de, en azından diğer partilere de şans tanıma adına bütün koalisyon alternatiflerinin değerlendirilmesi gerekir. Böyle olmazsa, yeni seçimin de istenen netîceyi tevlid etmeyeceği ihtimâli büyük. Yâni, özellikle AkParti, “bu kabul değil, hadi bir daha!” şeklinde bir tavır sergileyip, seçenekleri ıskalayarak ülkeyi seçime sürüklerse ters tepme ihtimâli de yüksek. Neden derseniz, göstermelik hissi veren girişimler halk nezdinde dolaylı katakulli olarak algılandığında milletin ne yapacağı belli olmaz. Nitekim, seçmen, iç ve dış bir sürü kritik ve de oldukça nâzik durumlara rağmen, Ak Parti’nin, 13 yıllık iktidârın getirdiği ivme ve rehâvetle, artık halkın eğilimlerini çok da kaale almama, her partide olduğu gibi burada da bulunan çıkar gruplarının baskınlığını dizginleyememe durumları son tabloyu ortaya çıkarmıştır. Doğumuzda, tam da sona gelinmişken, yâni emperyâlistler yüze yüze sonuna gelip, en azından şimdilik elde ettiklerinin sonucunu bağlama noktalarında, ülkemiz için, bu bâdireyi atlatma bağlamında tâbiri câizse dere geçilirken bir nevî at değiştirme girişimi gibi bir şey olmuştur seçim tablosu. CAN PAZARI, PARTİ NAZARI! Tayyip Erdoğan da, -kendi tercihine rağmen- millet te  şok olmuştur. Çünkü, ülkenin ve çevremizin nezâketi ortada. Ama hâlâ bir hükümet yok. Bunu fırsat bilen düşman, kimi canı isterse onu vuruyor, toprağından sürüyor, istediğine destek veriyor, sonra vaz geçip bu defâ politikaları gereği ötekini destekliyor. Kısacası, istediği gibi at oynatıyor. Özellikle İslâm Dünyâsı, cılız da olsa yanan bir ümit ışığını da kaybeder gibi oldu. Müthiş bir hayâl kırıklığı yaşadıklarını düşünüyorum. Çünkü, biz rahat koltuklarımızda otururken her şeyi söyleyebiliriz. Vara-yoğa ahkâm da keseriz. Çoğu defâ da böyledir ne yazık ki! Bol bol lâf ve bol keseden atma. Sonuç ne? Elde var sıfır! Ama, kardeşlerimiz, komşularımız ateşin içinde, can pazarı yaşıyor. Bir de onların psikolojisini düşünelim. Türkiye’ye değil de kime ümit beslesinler? Orada da zaaf tablosu ortaya çıkınca, nereye gitsinler? Sâdece Türkmenler değil, orada herkesin gönlü Türkiye’den yana. Ama halkın tercihlerine kim bakıyor ki? Onlara bir şey soran mı var? Onlar sâdece ya sürükleniyorlar, ya da sürülüyorlar. Buna en güzel örnek HDP’nin aldığı oylar. Bu oylar sizce gerçek oylar mı? MHP NE ZAMAN İKTİDAR OLACAK? Tablo buyken, başta MHP olmak üzere tüm partilerimizin ağırlıklarının çok çok fevkinde, olmaz talepler, geçilmez kırmızı çizgilerle ortaya çıkmaları da bizler için büyük hayâl kırıklığı olması gerekir. Hele hele, Ak Parti ile en yakın olan MHP’nin kendini taca çekmesi ve millet bize ANA MUHÂLEFET görevi verdi demesi, MHP’li kalemlerin de, koalisyonu, kendi içerindeki çıkarcı, vurguncu takımların istediği, dolayısıyla zinhar yaklaşılmaması şeklindeki yazıları da bunun açık göstergesi. O zaman, sevgili kardeşler, MHP şimdi iktidar olmayacak da ne zaman olacak? İşte en hassas oldukları yerde ve hususlarda, en kritik noktada belirleyici olma şansları geldi önlerine. Niçin kaçıyorlar ve yâ öyle gösteriyorlar? Niye demiyorlar ki, yüce ülkemiz zor günler geçiriyor, asgarî müştereklerde anlaşarak, bir an önce, el birliğiyle memleketimizi sâhil-i selâmete çekelim demiyorlar? Tek başına iktidarı mı bekliyorlar? O zaman, bu millet bu partiye hiç oy vermesin. Çünkü, böyle bir ihtimâl milyonda kaçtır diye sorayım da arkadaşlar üzülmesin. Ama, her zaman söylüyoruz; MHP’nin bu şansı vardı. Ama, kendi içlerindeki beyinsizler yüzünden imajları gölgelendi ve de bu şanslarını ebediyen kaybettiler. İşte Ak Parti çıkarak, MHP’nin hitap edebileceği Anadolu seçmeninin oyunu alarak bu vâdîdeki, artık tartşılamaz olan yerini aldı. NE SAADET, NE MHP! Ak Parti’nin iktidar alternatifi yine Ak Parti ya da benzeri bir partidir. Ne SAADET ne de MHP, bu tutum ve söylemleriyle, tek başına iktidarı hiçbir zaman görme şansları yok gibi gözüküyor bize göre. Yanılıyorsak, arkadaşlar bizleri aydınlatsınlar. Bu partilerimiz elbette olacak ve olmalı da. Fikirler yaşamalı. Ancak, iktidar mevkiine ulaşmak, mevcut hâliyle her kadroya nasîp olamayabiliyor. Başka politikalar eliştirmeli demekki. Hem, bu gün îtibârıyla, bu partilerin, Ak Parti’yi tenkit ettikleri hastalıkların hepsi, onların partisinde de fazlasıyla yaşanmadı mı? MHP niye bu hâllere düştü? İmajı, tenkit ettikleri taraflarıyla, Ak Parti’den daha mı iyi sanki? Buralara girmeye gerek yok. İstenirse ve gerek görülürse onlar da yazılır. Ama, gerek yok. Meslemiz de değil şu anda. Konu, bu duruma rağmen, sütten çıkmış ak kaşıklar gibi Ak Parti’ye yüklenip, bahâne üreterek sorumluluktan kaçmak MHP gibi bir milliyetçi partiye uymuyor. Demek ki, millet size OY verecek, siz de mecliste sâdece BOY vereceksiniz; arada sırada bir de SOY diyecek, milliyetçiliğin bayrağını dalgalandırmış olacaksınız; öyle mi? Vatanı sevmek ona hizmetle olur, lâfla değil.  PARTİLER ve RİSKLER! Hayır, biz demiyoruz ki, illâ hükümet olsunlar. Belki olamayacak ta, ama, isteksiz olmaları, kırk dereden su getirip, millet bize muhâlefet görevi verdi diyerek halkı da bir nevî itham etmeleri, iktidara susamış dinamik bir vatandaş kesiminin beklentilerine cevap niteliğinde olamaz diye düşünüyoruz. Ak Parti için söz konusu olan, yeni seçime gidiş tarzı riski MHP için de söz konusudur. İktidara isteksiz bir görüntüyle seçime gittiğinizde, vatandaş size, mâdem öyle, işte size tek başınıza iktidar mı diyecektir, yoksa, senin iş yapmaya niyetin yok, lâf olsun diye niye oyumu vereyim mi diyecektir? Arkadaşlar mâzur görsünler. Kusura da bakmasınlar. Ülkemiz ve de ona hizmet etmek için yola çıkmış güzîde partilerimizin hayrı adına samîmî düşüncelerimizi ifâde ettik sâdece. Bizden söylemesi. Gelecek günlerin milletimizin, memleketimizin ve tüm kardeş coğrafyaların hayrına gelişmelere sahne olması, Ramazan'ımızın feyizli ve bereketli geçmesi ve de bayramı daha güzel bir atmosferde idrâk etmemiz dilek, arzu ve temennîsiyle berâber cümleye sevgiler, saygılar ves’selâm…