Şu yaşadığımız ülkemizde veya yaşadığımız dünyamızda, yere düşen ekmeğin üstüne basan insan görmemişsinizdir, amma maalesef yere düşen insanı çiğneyen, tekmeleyen onların elinden yedikleri gıdasını zorla alan, onları aç bırakan çok insan görmüşsünüzdür. Peki niye?
Bizlere bir yazar saygılı olmaktaki önemli kusurlarımızı şöyle izah ediyor;
- Bizlerin Birbirlerimize karşı saygılı olma konusunda 3 temel hatamız vardır.
Bunların ilki şöyle ki; Avrupa'da yaşayan vatandaşımız orada yerlere tükürmüyor, çöp atmıyor, atamıyor ama, Kapıkule sınır kapısından Türkiye’ye girer girmez yerlere tükürmeye, çöp atmaya başlıyor. Avrupa’da bu hareketleri yapamıyorsun da, niçin bizim memleketimizde yerlere tükürüyorsun ve de çöp atıyorsun diye sorulduğunda, herkes böyle yapıyor diyor.
Bu nedir biliyor musunuz? Kendi fikri olmayan insanın karşısındakinin durumuna göre hareket etmesidir. Ve de kendi milletine hakaret etmesidir.
Peki diğer hatamız; adamına göre davranmamızdır. Karşımızdaki adam güçlü kuvvetli, iri yarıysa, 'Buyur Abi', diyoruz, benim gibi böyle ufak tefek cılız ise, 'Ne var lan!' diyoruz. Oysa ki, insanların onuru birbirine eşittir.
Peki ya üçüncü hatamız ise; keyfimize göre davranmak. Neşemiz, keyfimiz yerindeyse eve girerken 'Merhaba millet' veya ‘Selamün aleyküm millet’ diyoruz, keyfimiz yerinde değil ise yüzümüz sirke satar, surat asıyoruz. Oysaki keyfimiz yerinde olsun veya olmasın daima insanlara saygılı davranmak zorundayız.
Ben ne diyorum biliyor musunuz? Bir Profesörün dediği gibi; diyorum ki; yerdeki ekmeğe saygılı olma konusunda ülkemde mutabakat var, kimse basamaz, ayağıyla dürtüklemez ya da öper, koyar bir kenara.
Tamam anladık ekmek nimettir amenna, kabul de, peki ya insan nimet değil mi? Onları hor görüp, hor karşılıyoruz, ayaklar altında ezip geçiyoruz, başlarına uykuda iken bombalar yağdırıyoruz?
Şöyle dünyayı hayalinizde bir gezin, uzak doğudan, orta doğuya ve ta uzak batıya kadar düşünün.
Bombalanan, öldürülen, ırzına geçilen ülke insanlarının hemen hepsi ya müslümandır, ya da halkı fakir toprağı zengin ülke insanlarıdır.
Anne karnındaki çocukları öldüren, beşikteki daha konuşamayan bebekleri katleden, genç yaşlı demeden öldüren ve öldürmeden önce kol bacak ve kafalarını kesen, mazlumları yurtlarından çıkaran yine biz insanlar değil miyiz.
Bu insanların hiç onuru yok mu. Bu çocukların hiç hakları yok mu?
İnsan Onuru ve İnsan Hakları ne aşamada yurdumuzda veya dünyamızda? İnsan; değer üreten, isteyen, eğiten, eğitilen, bilen, inanan, kendini adayan, sanatı ve tekniği yaratan, özgün olan, devlet kuran, seven, konuşan, çalışandır.
İnsanın biyolojik bir varlık olmasının yanında psikososyal yönü de vardır. Bu yönüyle insan, düşünce üretebilmekte, duyguları ve kişiliği ile davranabilmekte, alet yapabilmekte ve bunlarla doğaya egemen olabilmektedir.
İnsanlık; insanı insan yapan değerleri ifade eden bir kavramdır. Biyolojik bir varlık olan insanı, diğer canlılardan üstün hale getiren inanç, sevgi, saygı, toplumsallık gibi değerleri taşır üzerinde.
İNSANLIK kavramı içine, geçmişte yaşamış, bugün yaşayan ve gelecekte yaşayacak tüm insanların tutum ve davranışlarını alır.
Başka milletlerin yaptıklarını bir kenara bırakalım, ya bizim milletimize ne oluyor. Kendi yandaşımızın, kendi din kardeşimizin, kendi esnafımızın hak ve hukukuna saygı dahi gösteremiyoruz.
Şair Mehmet Akif ne kadar güzel söylemiş;
Müslümanlık nerde, bizden geçmiş insanlık bile.../Âlem aldatmaksa maksat, aldanan yok, nâfile!/Kaç hakikî Müslüman gördümse: Hep makberdedir;/Müslümanlık, bilmem amma, galiba göklerdedir!
İşin insanlık boyutunun yanında bir de çevre bilincimiz maalesef çok zayıf. Oturuyoruz parka, yediğimiz çekirdeğin kabuklarını, yediğimiz çerezlerin dış kaplarını çöp yerine sokağın ortasına kaldırıp atıyoruz. Hiçbir şey yapmıyoruz, bari çöplerimizi dağınık vaziyette atacağımıza bir poşet veya kağıt üzerine biriktirip, sorumlulara aldırsak olma mı?
Olmaz, sorumlular bizden ise olur, bizden değil ise olmaz. Onun işi ne, gelsin temizlesin veya temizletsin.
Maalesef dostlar, şairin dediği gibi, bizden geçmiş Müslümanlık değil, insanlık bile…10.07.2015