Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

HAZÎRAN’DAN BAYRAMA…

Mîlâdî aylardan en çok sevdiğim, bence bereketleri ve de tevâfukları, ayrıca hâtıraları çok olan Hazîran terk etti önce bizi. Şimdi de mânevî bereketleri sonsuz Ramazan sırada. Neyse ki, onun bayram hediyesi var. Onun her tarafı bereket. Çünkü başı RAHMET, ortası MAĞFİRET, sonu da NECAT; yâni CEHENEMDEN KURTULUŞ. İşte, bin aydan hayırlı KADİR GECESİ. Bütün güzellikler bu ayda buluşmuş âdetâ. Bunun için bayram ediyoruz zâten. Rabbimiz, bu bayramları idrâk ede ede, sonsuz bayramlara ulaşanlardan eylesin cümlemizi inşâllâh. SEÇİMDEN KOALİSYONA… Hep Hazîran diyegeldik de sevgili okurlar, onu bir türlü lâyıkıyla yazamadık. Hep, olmazsa olmaz gündemler girdi araya. İşte seçim. Mâlum, 7 Hazîrandaydı. Aslında daha bir ay öncesi ama, sanki aylar, hattâ yıl geçmiş gibi. Neyse, bizi sonucu ve şu an yürütülen koalisyon çalışmaları ilgilendiriyor. Ama, biz bunu irdelemeyi bir başka yazıya bırakacağız şimdilik. Çünkü konumuz bu değil. Evet, Hazîran’dan yine uzaklaşmaya başladık işte görüyorsunuz. Son tahlilde can havliyle, özet olarak da olsa dokunalım Hazîran tuşlarına. Bakınız, Hazîran deyince neler gelmiyor ki aklımıza? Bu sene, Rahmet Ayı Ramazan’ı da getirdiği bir yana, işte her yıl bizlere gösterdiği köy bereketleri. Sonsuz türdeki çiçekler, bol sebzeler, bizzat ektiğimiz tarla nîmetlerini bir yana bırakıyoruz. Ama bırakmayalım isterseniz; meselâ geçen akşam gittiğimiz Eymür’de bize iftarda fasulye yemeği ikram eden Yılmaz Amcalar, bunun kendi ürünleri olduğunu söylediler. Marttan beri uğraşıyoruz tarlalarda dediler. Bizimkilerse daha yeni. Çünkü Mayıs-Hazîran gibi ekilip dikildiler. Bezelyeler, mısırlar, pezikler, marullar, kabak ve salatalıklar vs. saymakla bitmez. KARA KİRAZ, MOR DUT, KIRMIZI VİŞNE! Meyve olarak, erikler başta. Dut. Muşmula. Dutun siyah ve beyazından başka olarak bir de MOR Dutla tanıştık bu defâ. Bizim kayınbirâder söz etti. Bir akşam hanım köye iftara gittiğimizde ağaca çıkıp bizzat dut döktük; kara dut. Annem de vardı. Beni ağaçta görünce bayağı tedirgin oldu. Aman oğlum dedi. Ne de olsa ana yüreği. Kayın birâder de bir başka ağaçtan, siyâh beyaz arası bir dut getirdi başka kabla. Bu nasıl dut derken, bu da MOR DUT dedi. Bu ayda, yâni Temmuz’da aşısı oluyormuş. Bu konuda yardımcı olacak bize. Eğer fırsat bulup da gerçekleştirebilirsek bizim de mor dutumuz olacak inşâllâh. Kayın birâder dediğim de, Ulubey İlçe Tarımda çalışan Ziraat Mühendisi Özlem Hanım’ın beyi Fâtih ÖZDEMİR. Hem bizim ilçenin tarım danışmanılar sonuçta. Akrabalıktan öte, ilgilenmeleri görevleri; illâ da ihmâl etmemeleri gerekir, değil mi sevgili okurlar?! İşte buradan yazıyoruz! Evet, diğer bir meyve de Taflan. Kirazı söylemeye zâten gerek yok. Bir defâ ayın adı KİRAZ AYI. Buna bağlı olarak vişneyi de unutmamak gerekir. Bütün meyveler olduğu gibi onlar da bol. Fındık da öyle elhamdülillâh. Bol pekmezler kaynatıldı. Havanın uzun süre kapalı seyretmesi, çok güneş alamaması sebebiyle pekmezlerin öyle çok da tatlı olmadığı falan söylense de her taraf bolluk-bereketti sonuçta. Gerçi, Cumâ gün âhirete uğurladığımız Tevfik Kahraman(85) amcamızın tâziyesinde, damadı Abdurrahman Karakaya’nın dediği, acılığa, dutların sık dökülmediği için dallarda çürüyüp kalan ya da yanan dutların sebep olduğunu söylemesi de mâkul. Tâziyede bir de Kiraz Armudu’yla tanıştık. İkram için, dâmâdı tarafı, Sâlim ve Mehmet KOVANCI Beyler bir poşet getirmişti. O da Hazîran Meyvelerinden. Sanırız, Hazîran meyvesi olmasından, biraz da küçüklüğünden dolayı bu adı almış olmalı. Ama, her şeye ve de Ramazan’a rağmen bu sene, duta doyduk diyebiliriz. İftara yakın döktük, iftarda bol bol yedik elhamdülilâh. Diğer meyveler de öyle. Bol bol tattık. Rabbimiz nîmetlerinin idrâkine ve de şükrüne muvaffak eylesin cümlemizi inşâllâh. Âmin. HAZÎRAN GÜLLERİ, ENSAR ÇİÇEKLERİ… Bu arada, kestâne çiçeklerimiz de açtı. Temmuzun ortasına geldik; hâlâ varlıklarını sürdürüyorlar. Bu yıl Ulubeydekileri çok görmek nasîp olmadı ama, Eymür’de bizim evin bulunduğu tepenin Ulubey’e bakan tarafında bol temâşâ imkânı bulduk. Bu Hazîran ayrıca bize bir güzellik te, görevimiz noktasında kattı. Ulubey’de de görev yapmış olması hasebiyle sizlerin de tanıyor olacağınız, Ensar Vakfı Ordu Şûbe Başkanı Olgun KÜÇÜK Bey, kendilerinin düzenlediği yaz kurslarında ders verip veremeyeceğimizi sordu. Memnûniyetle kabul ettik. Çok mutluyuz. Emeklilikten 10, ilk görevden 35 yıl sonra, Lüleburgaz’daki o ilk günlerin heyecanını yaşıyoruz. 250’ye yakın öğrencimiz var. Hepsi de pırıl pırıl çocuklar. Rabbimiz, mâsumiyet ve de fıtratlarını koruma konusunda kendilerine yardımcı olsun inşâllâh. Bir son mutluluk noktasına daha işâretle sözümüzü bağlıyoruz. Mâlum, burada zaman zaman sizi bilgilendirmek adına durumundan söz ettiğimiz Veliefendioğlu Yalçın Yüksel Bey, 4 Hazîran’daki nakil operasyonu sonrası 30 Hazîran îtibârıyla taburcu olarak eve çıktı. Hızla iyileşiyor. Rabbimize sonsuz şükürler olsun. Bu da bizim için bayram içinde bayram oldu. Ona da bu Ramazan’ı çocuklarıyla Antalya’da geçirmek mukaddermiş. Rabbimiz ne demişse o. Âmennâ. Şâirin dediği gibi, O’ndan ne gelirse, başımız gözümüz üstüne.         HOŞTUR BANA SENDEN GELEN,   YA GONCA GÜL, YÂHUT DİKEN;   YA HİL’AT Ü, YÂHUT KEFEN,  LÛTFUN DA HOŞ, KAHRIN DA HOŞ! Bu anlamlı dizelerle sizleri uğurlarken, Ramazan Bayramı’nızı tebrik ediyor, sizler, bizler ve tüm İslâm Âlemi için sulh, selâmet ve hayırlara, insanlık için de hidâyete vesîle olması dileğiyle hepinize sevgiler saygılar sunuyor, tekrar görüşmek, birlikte nice güzel bayramlar idrâk etmek dilek, arzu ve temennîleriyle sözü bağlıyor, Hazîran ve Ramazanın tüm bolluk ve bereketleri gibi Cennet nîmetlerine de ulaşabilmek niyâzıyla, Allâh’a emânet olunuz diyoruz ves’selâm… 
Ekleme Tarihi: 13 Temmuz 2015 - Pazartesi

HAZÎRAN’DAN BAYRAMA…

Mîlâdî aylardan en çok sevdiğim, bence bereketleri ve de tevâfukları, ayrıca hâtıraları çok olan Hazîran terk etti önce bizi. Şimdi de mânevî bereketleri sonsuz Ramazan sırada. Neyse ki, onun bayram hediyesi var. Onun her tarafı bereket. Çünkü başı RAHMET, ortası MAĞFİRET, sonu da NECAT; yâni CEHENEMDEN KURTULUŞ. İşte, bin aydan hayırlı KADİR GECESİ. Bütün güzellikler bu ayda buluşmuş âdetâ. Bunun için bayram ediyoruz zâten. Rabbimiz, bu bayramları idrâk ede ede, sonsuz bayramlara ulaşanlardan eylesin cümlemizi inşâllâh.

SEÇİMDEN KOALİSYONA…

Hep Hazîran diyegeldik de sevgili okurlar, onu bir türlü lâyıkıyla yazamadık. Hep, olmazsa olmaz gündemler girdi araya. İşte seçim. Mâlum, 7 Hazîrandaydı. Aslında daha bir ay öncesi ama, sanki aylar, hattâ yıl geçmiş gibi. Neyse, bizi sonucu ve şu an yürütülen koalisyon çalışmaları ilgilendiriyor. Ama, biz bunu irdelemeyi bir başka yazıya bırakacağız şimdilik. Çünkü konumuz bu değil.

Evet, Hazîran’dan yine uzaklaşmaya başladık işte görüyorsunuz. Son tahlilde can havliyle, özet olarak da olsa dokunalım Hazîran tuşlarına. Bakınız, Hazîran deyince neler gelmiyor ki aklımıza? Bu sene, Rahmet Ayı Ramazan’ı da getirdiği bir yana, işte her yıl bizlere gösterdiği köy bereketleri. Sonsuz türdeki çiçekler, bol sebzeler, bizzat ektiğimiz tarla nîmetlerini bir yana bırakıyoruz. Ama bırakmayalım isterseniz; meselâ geçen akşam gittiğimiz Eymür’de bize iftarda fasulye yemeği ikram eden Yılmaz Amcalar, bunun kendi ürünleri olduğunu söylediler. Marttan beri uğraşıyoruz tarlalarda dediler. Bizimkilerse daha yeni. Çünkü Mayıs-Hazîran gibi ekilip dikildiler. Bezelyeler, mısırlar, pezikler, marullar, kabak ve salatalıklar vs. saymakla bitmez.

KARA KİRAZ, MOR DUT, KIRMIZI VİŞNE!

Meyve olarak, erikler başta. Dut. Muşmula. Dutun siyah ve beyazından başka olarak bir de MOR Dutla tanıştık bu defâ. Bizim kayınbirâder söz etti. Bir akşam hanım köye iftara gittiğimizde ağaca çıkıp bizzat dut döktük; kara dut. Annem de vardı. Beni ağaçta görünce bayağı tedirgin oldu. Aman oğlum dedi. Ne de olsa ana yüreği. Kayın birâder de bir başka ağaçtan, siyâh beyaz arası bir dut getirdi başka kabla. Bu nasıl dut derken, bu da MOR DUT dedi. Bu ayda, yâni Temmuz’da aşısı oluyormuş. Bu konuda yardımcı olacak bize. Eğer fırsat bulup da gerçekleştirebilirsek bizim de mor dutumuz olacak inşâllâh.

Kayın birâder dediğim de, Ulubey İlçe Tarımda çalışan Ziraat Mühendisi Özlem Hanım’ın beyi Fâtih ÖZDEMİR. Hem bizim ilçenin tarım danışmanılar sonuçta. Akrabalıktan öte, ilgilenmeleri görevleri; illâ da ihmâl etmemeleri gerekir, değil mi sevgili okurlar?! İşte buradan yazıyoruz!

Evet, diğer bir meyve de Taflan. Kirazı söylemeye zâten gerek yok. Bir defâ ayın adı KİRAZ AYI. Buna bağlı olarak vişneyi de unutmamak gerekir. Bütün meyveler olduğu gibi onlar da bol. Fındık da öyle elhamdülillâh. Bol pekmezler kaynatıldı. Havanın uzun süre kapalı seyretmesi, çok güneş alamaması sebebiyle pekmezlerin öyle çok da tatlı olmadığı falan söylense de her taraf bolluk-bereketti sonuçta. Gerçi, Cumâ gün âhirete uğurladığımız Tevfik Kahraman(85) amcamızın tâziyesinde, damadı Abdurrahman Karakaya’nın dediği, acılığa, dutların sık dökülmediği için dallarda çürüyüp kalan ya da yanan dutların sebep olduğunu söylemesi de mâkul.

Tâziyede bir de Kiraz Armudu’yla tanıştık. İkram için, dâmâdı tarafı, Sâlim ve Mehmet KOVANCI Beyler bir poşet getirmişti. O da Hazîran Meyvelerinden. Sanırız, Hazîran meyvesi olmasından, biraz da küçüklüğünden dolayı bu adı almış olmalı.

Ama, her şeye ve de Ramazan’a rağmen bu sene, duta doyduk diyebiliriz. İftara yakın döktük, iftarda bol bol yedik elhamdülilâh. Diğer meyveler de öyle. Bol bol tattık. Rabbimiz nîmetlerinin idrâkine ve de şükrüne muvaffak eylesin cümlemizi inşâllâh. Âmin.

HAZÎRAN GÜLLERİ, ENSAR ÇİÇEKLERİ…

Bu arada, kestâne çiçeklerimiz de açtı. Temmuzun ortasına geldik; hâlâ varlıklarını sürdürüyorlar. Bu yıl Ulubeydekileri çok görmek nasîp olmadı ama, Eymür’de bizim evin bulunduğu tepenin Ulubey’e bakan tarafında bol temâşâ imkânı bulduk.

Bu Hazîran ayrıca bize bir güzellik te, görevimiz noktasında kattı. Ulubey’de de görev yapmış olması hasebiyle sizlerin de tanıyor olacağınız, Ensar Vakfı Ordu Şûbe Başkanı Olgun KÜÇÜK Bey, kendilerinin düzenlediği yaz kurslarında ders verip veremeyeceğimizi sordu. Memnûniyetle kabul ettik. Çok mutluyuz. Emeklilikten 10, ilk görevden 35 yıl sonra, Lüleburgaz’daki o ilk günlerin heyecanını yaşıyoruz. 250’ye yakın öğrencimiz var. Hepsi de pırıl pırıl çocuklar. Rabbimiz, mâsumiyet ve de fıtratlarını koruma konusunda kendilerine yardımcı olsun inşâllâh.

Bir son mutluluk noktasına daha işâretle sözümüzü bağlıyoruz. Mâlum, burada zaman zaman sizi bilgilendirmek adına durumundan söz ettiğimiz Veliefendioğlu Yalçın Yüksel Bey, 4 Hazîran’daki nakil operasyonu sonrası 30 Hazîran îtibârıyla taburcu olarak eve çıktı. Hızla iyileşiyor. Rabbimize sonsuz şükürler olsun. Bu da bizim için bayram içinde bayram oldu. Ona da bu Ramazan’ı çocuklarıyla Antalya’da geçirmek mukaddermiş. Rabbimiz ne demişse o. Âmennâ. Şâirin dediği gibi, O’ndan ne gelirse, başımız gözümüz üstüne.        

HOŞTUR BANA SENDEN GELEN,  

YA GONCA GÜL, YÂHUT DİKEN;  

YA HİL’AT Ü, YÂHUT KEFEN, 

LÛTFUN DA HOŞ, KAHRIN DA HOŞ!

Bu anlamlı dizelerle sizleri uğurlarken, Ramazan Bayramı’nızı tebrik ediyor, sizler, bizler ve tüm İslâm Âlemi için sulh, selâmet ve hayırlara, insanlık için de hidâyete vesîle olması dileğiyle hepinize sevgiler saygılar sunuyor, tekrar görüşmek, birlikte nice güzel bayramlar idrâk etmek dilek, arzu ve temennîleriyle sözü bağlıyor, Hazîran ve Ramazanın tüm bolluk ve bereketleri gibi Cennet nîmetlerine de ulaşabilmek niyâzıyla, Allâh’a emânet olunuz diyoruz ves’selâm… 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.