Şu arada elimde okuduğum bir kitap var. İsmi Kurtlar Sofrasındaki Osmanlı. Yazarı ise Prof. Vahdettin ERGİN. Kitabın iç sayfalarında Girit adasının Yunanlılara geçmesiyle ilgili çok ilginç bir bilgi var. Bunu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Avrupalı güçlerin Osmanlı Devleti’ne uyguladığı sihirli formülde; Osmanlı Devletinden koparılmak istenen toprak parçasında önce isyan çıkartılırdı. Osmanlı güvenlik güçleri doğal olarak olayların önüne geçmek için tedbir alırdı. Bunun üzerine büyük Avrupalı güçler müdahalede bulunur, o yörede ıslahat yapılmasını isterlerdi. Islatın arkasından özerklik talebi gelir, en sonunda o toprak parçası Osmanlı Devletinden koparılır ve mesele kendi açılarından böylece halledilmiş olurdu. İşte bu sihirli formül aynen Girit adasında uygulandı.
Hıristiyan halk önce ıslahat talebinde bulundular. Olay biraz daha detaylı, ben özetini anlatıyorum. Hıristiyanların istekleri reddedilince ayaklanma başladı ve adanın Yunanistan’a katıldığını ilan ettiler. Tabi bu durumda Osmanlı askeri harekatı sürürken Rusya, Fransa, İtalya gibi devletler komisyon kurup ıslahat yapılmasını Osmanlıya kabul ettirdiler.
Yeni bir yönetim sistemine geçildikten sonra Yunanistan’ın kışkırtmasıyla çeteler faaliyete geçer. Bu arada Osmanlı – Rus savaşı başlar. Savaş ortamından yararlanılarak İngiltere başı çekip, Fransa , İtalya ve Rusya’nın içinde bulunduğu dörtlü devletlerin işgali altında özel bir statü ile yönetilir. İkinci meşrutiyetten( 1908) sonra Yunanistan Girit’i ilhak kararı alır. Tabi, gayretler, balkan savaşları derken ada 1913 yılında tamamen Yunanistan’a geçer.
Şimdi şu tarihi anekdot çerçevesinde Ortadoğu ülkelerine ve bilhassa kendi ülkemize bir bakalım isterseniz.
Irak, önce isyan, isyanı kanlı bastırma. Sonra tekrar farklı isyanlar, terör olayları, başka ülkeyi istila, dışarıdan askeri müdahale, farklı yönetim statüsü ve sonucunda Irak üçe bölünmüş durumda. Şu anda aynı pozisyonda Suriye var üç yıl oldu, birkaç tane terör örgütleri, devlet ordusu ve dış güçler ne oluyorsa gariban halka ve tabii Türkiye’ye oluyor.
Sanki özel kurgulanmış bir film senaryosu gibi bizim ülkemizde önceden beri devam eden terör örgütünün yanına farklı isim ve statüde terör örgütleri türedi. Herkes bir suçlu peşinde. Suçu mutlaka birisinin üzerine atmamız gerekiyor sanki.
Ya hu, ülke yangının eşiğinde, bir ev yandığı zaman evin içerisindekilerden birisi ben başımın çaresine bakarım, kendimi kurtarırım nasıl diyecek. Nereye kaçacak, yangın içeriden ve dışarıdan evinr her tarafını sarmışsa o kişi kendini yangından kurtarabilir mi?
Memleket yangına döndürülmek isteniyor, iktidar ve muhalefet ve de biz vatandaşlar hepimiz bu yangının içerisindeyiz. Hiç birimiz bu yangından zara görmeden kurtulamayız. Onun için şu şaire bir kulak verelim.
Ne demiş ünlü şairimiz Mehmet Akif ERSOY;
Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey! / Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? / “Tarih’i” “tekerrür” diye tarif ediyorlar; / Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Buradan hareketle çok kritik bir süreçten geçen Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu çok iyi gözden geçirmek gerekir, iktidarı ile ve muhalefeti ile. Bu konuda sağlıklı bir değerlendirme yapabilmemiz için de yukarıdaki Girit adası meselesini iyi anlamak, irdelemek ve çok iyi analiz etmek gerekir.
Şöyle bir düşünüyorum da, yoksa tarih tekerrür mü ediyor? Demekten kendimi alamıyorum. Senelerce şu ülkede yazarlar, çizerler, eğitim görevlileri, tarihçiler, devamlı Büyük Ermenistan ve Büyük İsrail hayallerini gündeme getirip durdular ve getirmeye de devam ediyorlar.
Arz-ı Mev’ud nedir diye sorsam, belki kimse bilmez ne demek olduğunu. Nil Nehrinden Fırat Nehrine kadar büyük İsrail Projesi. Bu arada Orta doğudaki güçlü ülkelere bir bakın, hangileri: İran, Türkiye, Irak vardı bitti. Sure vardı parçalanıp yok olmaz üzere. Mısır, kendi derdinde. Diğer Arap ülkeleri dünyalık peşindeler kendilerine dokundurtmuyolar, bana dokunmayan yılan bin yaşasın düşüncesindeler.
İran ile Nükleer konusunda anlaştılar, şimdi ticaret ambargosu da kalkacak, sonuç, sıra Türkiye. Belki de İran ile Türkiye’yi bir birine tükettirecekler. Nasıl ki 10 sene kadar İran Irak savaşı oldu ise, ne oldu sonuç, Irak tükendi, yok ettiler. Bütün yer altı zenginlikleri yağmalandı.
Libya ne oldu, bize Kıbrıs Barış Harekatında bedava petrol ve daha nice yardım yapan ülke, biz birlikte olduk, orayı da bitirdik. Ülkenin yüzde ellisine yakın yer altı potansiyeline Fransa kuruldu.
Tarih tekerrür etmeye devam ediyor dostlar!!!!!!!