Cuma günü yine yüreğimiz yandı. Bu sefer Siirt’te hücreevi operasyonu sırasında hain kurşunlar Ordulu Polis Memuru Yalçın Yamaner’i şehit etti. Bu Ordu’ya son 2 haftada gelen üçüncü acı haber oldu.
Cuma öğle saatleriydi. Siirt’te Ordulu bir polisin şehit olduğu haberi gelince hemen kim olduğuna baktım. Şehit polisin adının Yalçın Yamaner olduğunu öğrenince soyadının hiçte yabancı olmadığı geldi aklıma.
Hemen yakından tanıdığım olan ve soyadı da Yamaner olan Samsun’da görevli Yusuf polis geldi aklıma. Allah biliyor ya acaba kardeşi mi yoksa yakın akrabası mı diye düşünürken Yusuf Yamaner’i aradım. Yusuf polisim telefonu açtı ve bana sadece ‘Zeki şuanda müsait değilim. Kardeşim şehit düştü’ diyebildi. O an sadece diyebildiğim tek şey ‘kardeşim Allah sabırlar versin’ oldu.
Son günlerde peş peşe gelen bu acı haberlerin bir anlamı olmalı ve bu yiğitlerimiz toprağa boşuna düşmemeli. Artık bu terör belası ne pahasına olursa olsun bu sefer ortadan kaldırılmalı. Bir daha çözüm süreci, milli birlik ve kardeşlik projesi veya başka bir projeyle bu mücadele akamete uğratılmamalı.
Uğratılmamalı ki, ben bir isim daha duyduğumda telefonda kimse bana ‘Zeki kardeşim şehit düştü’ demesin. Uğratılmamalı ki, 2 hafta önce şehit olan Nuh Özdemir’in daha doğmamış çocuğu gibi başka doğmamış çocuklar babasız kalmasın. Yalçın polisimin 9 yaşındaki kızının babasının tabutuna koşarak ‘şehit ölmesin’ diye başka polis ve asker kızları koşmasın babasının tabutuna.
Devlet artık teröriste ve teröre destek veren kim varsa gereği gibi cevap vermeli. Ve bunu sonuna kadar yapmalı. Artık yapmalı. 40 yıla yakın zamandır bu milletin çektiği acılar artık son bulmalı. Son bulmalı artık 20 yaşında ana kuzuları düşmemeli toprağa ve doğmamış çocuklar babasını hiç göremeden ömürlerini tamamlamamalı artık. Kızlar artık en mutlu olan düğünlerinde yanlarında babaları olmadığı, olamadığı için ağlamamalı.
Ama Yalçın polisim, boşuna şahadet şerbetini içmediğini cenazesinde gösterdi. Siirt’teki törene katılan binlerce Siirtli, hep bir ağıdan teröre lanet yağdırıp, şehidimizi, tekbirlerle, dualarla, salavatlarla Ordu’ya, bizlere gönderdiler.
Buda bize şu gerçeği gösteriyor ki, eğer devlet terörle gerektiği gibi mücadele ederse, terörden en fazla mağdur olan bölge halkı korkusuzca devletinin yanında yer alıyor. Böyle birçok örnekle karşılaşmamız mümkün Güneydoğu’da son dönemde.
Ha bu arada gaflet içinde olan insanlarda yok değil. Mesela hendek kazanlara arkadaşım diyen siyasetçilerimiz var bizim. Veya devlete operasyonları durdurması için bildiri imzalayan 1100 hain aydından bozma karanlık proflarımız var.
Ama bizim aslan gibi koç yiğitlerimiz var. Ben biliyorum ki, bu memleketin haini bitmez, ama bu hainlerin ve hainlerin ipini tutan dışarıdakilerin hep unuttuğu bir şey var kahramanlarımız bizim hiç ama hiç bitmez.
Mekanın cennettir inşallah Yalçın Polisim. Sen mertebelerin en büyüğü olan şahadet mertebesine ulaştın. Kızın Begüm’ün de dediği gibi sen ölmedin. Çünkü şehitler ölmez. Sende diğer şehitlerimiz gibi Peygamber efendimizin ağuşundasınız artık.