Neler gördü dünyâ, neler görecek?!
Gübre müptelâsı pislik dörecek!
İçiyle, dışıyla; düşman bir olmuş;
Niyeti, başlara çorap örecek!...
Bilmem kaç bin yıllık Türkoğlu Türkü
Silecek, korkulu rüyâsı ırkı!
Keyfe uyduracak âlemde çarkı!
Paşa gönlünce, evirip-çevirecek!...
Başta Yahûdîsi, Hristiyanı;
Hem batı yanısı; hem doğu yanı!
Dindaş olan da var; bozulmuş kanı!
Ellerinden gelse hep devirecek!
Akılsız, izansız, çok aramızda;
Putin’le paralel; Ankaramızda!
Hıyânetin zehri var yaramızda;
Beklerken; gelip de merhem sürecek!
Öylesine kinli, kâfirden şedit;
Gâvur da kâbûlü; yeter ki sen git!
Domuzlardan domuz, köpeklerden it!
Arslanlar yurdunda, har har ürecek!...
Memleketi peşkeş çekme peşinde!
Görmekte, bir kukla devlet, düşünde!
Sanır ki, kendisi olur başında!...
Kime bıraktı da, sana verecek?!...
İşte Sûriyesi; Irak ortada!...
Osmanlı gideli hepsi vartada!
Bura da giderse en son kertede;
Coğrafyayı baştan başa dürecek!
Yazık olsun buna çanak tutana!
Gazete yazana, nutuk atana!...
Çıkar için, çıkmazlara yatana!
Bakacağız, en son neye erecek?
Hey dostlar, rahat olun; başta bir defâ
Öyle şey olamaz, aldırman lâfa
Aksini söyleyen; satılmış kafa!
Bir gün varıp, onu taşa vuracak!
Nitekim, hâinler neylese boşa;
Mazlumlar geliyor, bak koşa koşa!
Bu ülke sığınak cümle gardaşa;
Duâ bereketi onu saracak!...
Hem, memleket, kahramanlar otağı;
Yiğitler havzası, Âlpler yatağı!...
Hâinler törpüsü, düşman batağı;
Herkes bu millete selâm duracak!...
Vatan hepimizin, aynı gemiyiz!...
Gün birlik günüdür, dirlik demiyiz.
Dünyânın ümîdi, hem gündemiyiz;
Çok yakında, herkes bunu görecek!
Her şeyden öncesi; Hak, haktan yana!
Şühedâ toprağı düşmez, düşmana…
Ey coğrafya, müjde; müjdeler sana!...
Vahdetimiz şer çemberi kıracak!...
Nûrânî; sevinsin cümle insanlık!
Azalsın da eşkiyâlık, tiranlık!...
Yetsin artık; harâbelik, viranlık;
İnşâllâh; bak işte, tan ağaracak!...