Geçen Çarşamba günü bizim İrfan Ağabey,(Özbilen) “gel öğleyi Taş Câmi’de kılalım; hem Ramazan öncesi bir iki dosta uğrar duâlarını alırız” dedi. Biz de tamam deyince, yola koyulduk. Geçerken, bizim için adıyla, sanıyla ayrı bir şiiriyeti bulunan Piraziz’e uğramayı da ihmâl etmedik.
Orada da mâlum güzel, târihî bir câmi var; onun da restorasyonunun bitmek üzere olduğunu müşâhede ettik. Bu arada, eniştemiz Muhsin Başkan’ın (Aydın) çayını içmeden geçmek olmazdı. Sonra da, o cenâzeye gidecekmiş, biz de kalktık; ver elini Bulancak…
Daha, Pazarsuyu Deresi’ne varmadan Bulancak arz-ı endam ediyor mâlum. Ama, ilk dikkâti çeken Sarayburnu Câmii oluyor tabiatıyla. Hep geliyoruz, çok gelip geçtik ama, nedense o gün, onu görür görmez, kâlbimizden; “İŞTE BÖLGENİN KÂLBİ!” ifâdesi geçti.
Ama, bu câmi gerçekten, bölgenin yüz akı, nezih, zarîf, muhteşem bir eser oldu. Bunu derken, mesele sâdece taşlar, yontmalar, sanat vs. değil; mîmârî değil. Tüm bunları bütünleyen bir ruh da söz konusu burada. Hem çevrenin genişliği, hem de eleman, insan profilinin cemâl ve kemâli, ve hem de buranın genel anlamda bir rûhânîlik ve de irfânîliğinin bulunması. Kısaca, bu eserin çevresiyle birlikte her tarafına sinmiş bir arılık, duruluk ve de mâneviyâtı var. Gözle görülür derecede hissediliyor bu.
Nitekim; câmiin avlusunda park ettikten sonra şöyle etrafa bir baktık. Vakte daha var. Görevli arkadaş bizimle ilgilendi. Çaya buyur etti. Sakallı, ince yapılı, uzun boylu; ayrıca, oldukça sevecen, nezih bir arkadaş. Zaman zaman gelişlerimiz sebebiyle hepsini simâen tanıyoruz da, ismen net değiliz. Buradakilerin hepsi olduğu gibi, Çarşambalı olan bu arkadaşımız da Hâfız.
Câmiyle ilgili olarak sitâyişkâr sözlerimiz ve araya serpiştirdiğimiz sorular üzerine, bizi rûhen uçuran açıklamalar yaptı. Yolun kenarına sıkışmış gibi duran câmi için geliştirilen projede denizin doldurularak yolun açığa çekilmesi, o aranın 500 kişilik bir külliye hâline getirilmesi, bu külliyede kaybolmaya yüz tutmuş ebru, tezhip, hat, çini boyacılığı, minyatür ve benzeri geleneksel sanatlarımızın görülüp izlenebilmesi, hattâ öğretilmesinin amaçlanması gibi ayrıntılardan bahs’etti.
Park-bahçe alanı zâten geniş mevcut hâliyle ama, ona da bir düzenleme yapılacak, orada mevcut bir-kaç binâ da yıkılacakmış öğrendiğimiz kadarıyla. Bu da oldukça gerekli. Çünkü, câmiler sâdece namazla sınırlandırılacak mekânlar değildir. Özellikle günümüzde, insanları her anlamda sarıp-sarmalayacak, genişlik duygusu verip ferahlatacak, müştemilâtıyla berâber nefes aldıracak, kültürüyle, irfânıyla buluşturacak külliye niteliğinde böylesi câmilere gerek var.
Bir defâ, her şehrin merkezinde böyle birleştirici nitelikte bir câmiye ihtiyâç var. Şehir büyüdükçe bu merkezler çoğaltılabilir. Sarayburnu Câmii bu anlamda, bölge şehirleri için, böyle düşünceleri bulunan, hattâ bulunması, inancı, siyâsî âidiyeti gereği bulunan, başta belediye başkanları olmak üzere tüm yöneticiler için en pratik örnektir.
Her neyse, gelgelelim, ez cümle olarak diyoruz ki; bize göre, Cumhurbaşkanımızın her dâim telâffuz ettiği MEDENİYET TASAVVURU misyonuna bağlı her belediye, mahallesinden semtine, ilçesinden kentine her yerleşim birimine böyle câmi merkezli, kitabevi, çayocağı, kıraathânesi, muhtarlıkları, dernek ve vakıflarıyla bir birleştirici sosyâl alanlar tesis etmelidirler. Aksi takdirde vebâl altında kalırlar.
Şu Ramazan ayında orası, bölgenin kâlbi olduğunu gösterecektir. Her akşam insanlar akın akın gelecek, su şırıltıları arasında, rûhânî, mistik bir havada, din kardeşleriyle omuz omuza, sevdikleriyle berâber ibâdet etmenin hazzı ve ayrıcalığını yaşayacaklardır.
Tıpkı bu zamana kadar açılıştan kandillere, hâfızlık törenlerinden Kur'an, Hadis, hutbe yarışmalarına kadar, çeşitli vesîlelerle ve her hafta cumâlarda yaşadıkları gibi. Bu câmi, Ankara, İstanbul ve dünyânın her bölgesindeki dindaşlarımız arasında da Bulancak'ı hatırlanır ve de unutulmaz kılmıştır. Nitekim, bakanlardan başbakanlara bir çok insan burada namaz kılmış, özellikle ziyâret etmişlerdir, etmektedirler ve edeceklerdir de. Çünkü o, Karadeniz'in, hattâ Kuzey'in bu anlamda yıldızı, gözdesi durumunda aynı zamanda. Rabbimiz öncülük edenlerden, maddî-mânevî, tüm emeği ve katkısı bulunanlardan râzı olsun. Tüm gelecektekiler de bu duâyı sürdüreceklerdir. Ne mutlu böylesi kalıcı, güzel, asırlara ve nesillere, ülkesinin mutlu geleceğine dâir hayırlı işler yapanlara!
Bulancak ilçemiz, bu anlamda çok şanslı. Darısı diğer büyük yerleşimlerin, özellikle sağındaki solundaki illerimizin başına diyerek bu günkü sözümüzü nihâyetlendiriyor, hepinizi, Ramazan’larınızı tebrikle ve lâyıkıyla feyzyâb olmamız dilek ve niyâzlarıyla berâber cvümleye sevgiler, saygılar sunuyoruz ves’selâm…