Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

ENVER YILMAZ, SELÇUK KÜPÇÜK;  KAMRAN İNAN, ÖZALLAR...

Bitlis ve Van Milletvekillikleri yanında büyükelçilik, Enerji ve Tabii Kaynaklar ve Devlet Bakanlıkları da yapan eski diplomat, devlet adamı ve siyâsetçilerimizden Kamran İnan geçtiğimiz yıl 23 Kasım’da vefat etmiş, Hizan İlçesi Gayda köyünde toprağa verilmişti. 1929 yılı Bitlis doğumlu olan merhum Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Cenevre Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuydu. Cenevre Üniversitesi'nde hukuk doktorası yapış, Fransızca, İngilizce ve İtalyanca biliyordu. 86 yaşında vefat eden merhum uzun yıllar unutulmaz hizmetler veren, gerçekçi, kişilikli, güvenilir bir siyâset adamıydı. Birikimini sözde bırakmamış, yazılı eser olarak târihe intikâl ettirmişti. Hattâ, Dr. Şefik ÇAMAN Bey kardeşimiz, onun "Hayır Diyebilen Türkiye" adlı kitabını bize hediye etmişti. Kitabın adı bile yeterli mesajı içeriyordu. O zamanlar Türkiye’nin dıştan gelen hiç bir şeye HAYIR diyebilmek gibi bir lüksü yoktu. Bu sâdece bir temennîden ibâretti. Bunu düşünebilmek, söyleyebilmek bile bir mârifetti. Bunu diyen bir kitabı yazan Kâmran İNAN,  bundan dolayı sıra dışıydı diyebiliriz. ERBAKAN, TÜRKEŞ, ÖZAL; ERDOĞAN! O, bunu yazdı, bir hedef olarak gösterdi; uygulamak ta 15 yıllık Ak Parti iktidarına nasîp oldu. Bu günlere çok şükür. Erbakan Hocamızın;   UYDU DEĞİL LİDER TÜRKİYE sloganı ve afişleri de unutulacak gibi değil. Başbuğ TÜRKEŞ’in TÜRKLÜK GURUR ve ŞUURU hepsi bir arada, elele yürütülmeye çalışılıyor bugün. Onlar söylemini söylediler, onların bu günküleri de eylemini eylemeye çalışıyorlar. Allâh (CC) yardımcıları olsun. Kâmran İNAN, o günün şartlarında, kitabının isminin de öngördüğü şekliyle, batının her şeyine evet dememenin örneklerini de vermişti. Meselâ,Fransa, soykırım inkarının cezalandırılmasına ilişkin yasayı çıkarmanın arifesinde İstanbul’da Fransız Sarayında düzenlediği törenle, Yaşar Kemal’e 17 Aralık 2011 tarihinde “Grand Officier-Büyük Subay” ödülü vermişti. "Hayır Diyebilen Türkiye" adlı kitabın yazarı Kamran İnan ise verilen nişanı iade etmişti. İâde mektubunda şunları yazıyordu:"Fransız Parlamentosunun ve hükümetinin memleketime karşı aldığı düşmanca kararlardan sonra, daha önce Cumhurbaşkanınız Francois Mitterrand'ın bana verdiği Legion d'Hanneor nişanını muhafaza edemeyeceğimden ilişikte size iade ediyorum" O günlerde biz Kâmran İnan’ı ilgiyle tâkip ediyor, birikimli, bilge bir diplomat olduğunu düşünüyorduk. Diğer yandan, neden bir türlü Dışişleri Bakanı yapılmadığına da hayret ediyorduk. Hâlbu ki, Demirel misyonunun HAYIR DİYEBİLEN TÜRKİYE kitabı yazan bir insanı belirli bir sınırın ötesine taşımaması gâyet normâl bir durumdu. Her neyse, yerli düşünen, birikimini kirâya vermemiş, gerçekçi bir siyâsetçi ve kıymetli bir değerimiz olduğunu kabul ettiğimiz Kâmran İNAN’ı rahmet ve minnetle anıyoruz. Millete, memlekete, insanlığa hayırlı hizmetleri olduğunu düşündüğümüz cümle merhum siyâset ve devlet adamlarımıza ganî rahmetler diliyoruz. Bu arada, Kasım ayında, hizmetleri ve misyonları sayfalara sığmayacak, bilenlerin gönüllerinin derinliklerinde mevcut, müstesnâ değerlerimizden Korkut ÖZAL da ebediyete göçtü. Kısaca şöyle duâ etmek istiyoruz ki; Rabbimiz annesi, babası, diğer kardeşleri ve tüm sevdikleriyle berâber ebedî âlemin güzelliklerinde buluştursun, dillerinden düşürmediklerine inandığımız Efendimiz (SAV)le görüştürsün inşâllâh… ENVER YILMAZ, MEVLÜT ŞİMŞEK... Kasım Aynı uğurlarken, iki de yaşayan isme işâret etmek istiyoruz. Öyle ya, ne demiş şâir? Kalan sağlar bizimdir. Biz de, bizlerden, bizimkilerden söz edeceğiz. Büyük Şehir Belediye Başkanımızdan başlıyoruz: Enver YILMAZ bu ayla berâber arâzide, halkın içerisinde daha çok görülmeye başlandı. Medyada onu Mevlüt ŞİMŞEK’le berâber yan yana görmek, fabrika ayarları çağrışımı yaptı bizde. Tıpkı seçim ve propaganda dönemlerinde olduğu gibi. Bu, sıra dışı gelişen gündemlerin savurmasından sonra bir öze dönüşü akla getiriyordu. Ordu siyâsetinde oluşan gerilimler bağlamında bir ucu Ankara’ya, merkeze, oradan ta Külliye’ye uzanan gel-git dönemleri yaşandı. Başkanımızı şimdi daha çok buralarda görüyoruz. İcraat ve çalışmaların tâkibinde. Bolaman, Tepealan; neresi aklınıza gelirse. Siyâsetin halkla iç içe yapılması en sağlıklı olanı. Bildiğimiz ya da bilgiçliğimizden değil; Cumhurbaşkanımız da öyle yapıyor. Reis son olarak balıkçılarla birlikte VİRA BİSMİLLÂH diyordu. Gönül insanı olmak, işte bu. Herkese örnek olması dileğiyle… SELÇUK KÜPÇÜK, ALİ DENİZ... Aramıza dönen bir isim de sanat dünyâsından Selçuk KÜPÇÜK oldu. Bu çevrelerde kimi yazarlar biyografilerine doğdukları yerin sdını bile yazmazlar. Kibirden değil belki ama, kendi çevrelerinde piyasaya çıkmazlar. Hep ulusala ve küresele oynarlar. Buralarda yapılan yerel ve de yöresel yazmaları-çizmeleri küçümserler. Bu anlamda, KUZEY YILDIZI DERGİSİ’nin Kasım sayısında Selçuk KÜPÇÜK’ün BUKET PASTÂNESİ ile ilgili olarak, kurucusu Bâki KAMBER’le yaptığı mülâkâtı ilgiyle okuduk. Hem yazı güzel, hem de Selçuk KÜPÇÜK’ün bu tevâzuu. Sağolsun, istifâde ettik. Her sayıda benzer devamlarını bekliyoruz. Dergini yazı kurulunda da ismi geçtiğine göre, artık bu böyle olacak demektir. Bundan böyle, her sayıyı daha bir ilgiyle bekleyeceğiz. Bundan emin olunuz. Bu arada, Ali DENİZ Hocamızın rahatsız olduğunu duyduk. Geçmiş olsun diyor, âcil şifâlar diliyoruz. Diğer yandan, Selçuk Bey’den onunla yapacağı bir röportaj, hattâ mümkünse bir NEHİR SÖYLEŞİ gerçekleştirmesini, yerel ve de ulusal kültür adına istirhâm ediyoruz. Tabiî, bizim böyle bir talep hakkımız varsa, ki, takdir tamâmen kendilerinindir. Bizden, afvına sığınarak hatırlatması… Kasımı bugün uğurladıktan sonra, yarından îtibâren resmen kış mevsimine giriyoruz. Hayırlı ve de her mevsimimiz bir öncekinden daha güzel, dünyâmız muhabbet ve de bereketli, âhiretimiz de sonsuz saâdet ve de meserretli olsun inşâllâh ves'selâm...
Ekleme Tarihi: 04 Aralık 2016 - Pazar

ENVER YILMAZ, SELÇUK KÜPÇÜK;  KAMRAN İNAN, ÖZALLAR...

Bitlis ve Van Milletvekillikleri yanında büyükelçilik, Enerji ve Tabii Kaynaklar ve Devlet Bakanlıkları da yapan eski diplomat, devlet adamı ve siyâsetçilerimizden Kamran İnan geçtiğimiz yıl 23 Kasım’da vefat etmiş, Hizan İlçesi Gayda köyünde toprağa verilmişti.

1929 yılı Bitlis doğumlu olan merhum Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Cenevre Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunuydu. Cenevre Üniversitesi'nde hukuk doktorası yapış, Fransızca, İngilizce ve İtalyanca biliyordu.

86 yaşında vefat eden merhum uzun yıllar unutulmaz hizmetler veren, gerçekçi, kişilikli, güvenilir bir siyâset adamıydı. Birikimini sözde bırakmamış, yazılı eser olarak târihe intikâl ettirmişti. Hattâ, Dr. Şefik ÇAMAN Bey kardeşimiz, onun "Hayır Diyebilen Türkiye" adlı kitabını bize hediye etmişti. Kitabın adı bile yeterli mesajı içeriyordu. O zamanlar Türkiye’nin dıştan gelen hiç bir şeye HAYIR diyebilmek gibi bir lüksü yoktu. Bu sâdece bir temennîden ibâretti. Bunu düşünebilmek, söyleyebilmek bile bir mârifetti. Bunu diyen bir kitabı yazan Kâmran İNAN,  bundan dolayı sıra dışıydı diyebiliriz.

ERBAKAN, TÜRKEŞ, ÖZAL; ERDOĞAN!

O, bunu yazdı, bir hedef olarak gösterdi; uygulamak ta 15 yıllık Ak Parti iktidarına nasîp oldu. Bu günlere çok şükür. Erbakan Hocamızın;   UYDU DEĞİL LİDER TÜRKİYE sloganı ve afişleri de unutulacak gibi değil. Başbuğ TÜRKEŞ’in TÜRKLÜK GURUR ve ŞUURU hepsi bir arada, elele yürütülmeye çalışılıyor bugün. Onlar söylemini söylediler, onların bu günküleri de eylemini eylemeye çalışıyorlar. Allâh (CC) yardımcıları olsun.

Kâmran İNAN, o günün şartlarında, kitabının isminin de öngördüğü şekliyle, batının her şeyine evet dememenin örneklerini de vermişti. Meselâ,Fransa, soykırım inkarının cezalandırılmasına ilişkin yasayı çıkarmanın arifesinde İstanbul’da Fransız Sarayında düzenlediği törenle, Yaşar Kemal’e 17 Aralık 2011 tarihinde “Grand Officier-Büyük Subay” ödülü vermişti. 

"Hayır Diyebilen Türkiye" adlı kitabın yazarı Kamran İnan ise verilen nişanı iade etmişti. İâde mektubunda şunları yazıyordu:

"Fransız Parlamentosunun ve hükümetinin memleketime karşı aldığı düşmanca kararlardan sonra, daha önce Cumhurbaşkanınız Francois Mitterrand'ın bana verdiği Legion d'Hanneor nişanını muhafaza edemeyeceğimden ilişikte size iade ediyorum"

O günlerde biz Kâmran İnan’ı ilgiyle tâkip ediyor, birikimli, bilge bir diplomat olduğunu düşünüyorduk. Diğer yandan, neden bir türlü Dışişleri Bakanı yapılmadığına da hayret ediyorduk. Hâlbu ki, Demirel misyonunun HAYIR DİYEBİLEN TÜRKİYE kitabı yazan bir insanı belirli bir sınırın ötesine taşımaması gâyet normâl bir durumdu.

Her neyse, yerli düşünen, birikimini kirâya vermemiş, gerçekçi bir siyâsetçi ve kıymetli bir değerimiz olduğunu kabul ettiğimiz Kâmran İNAN’ı rahmet ve minnetle anıyoruz. Millete, memlekete, insanlığa hayırlı hizmetleri olduğunu düşündüğümüz cümle merhum siyâset ve devlet adamlarımıza ganî rahmetler diliyoruz.

Bu arada, Kasım ayında, hizmetleri ve misyonları sayfalara sığmayacak, bilenlerin gönüllerinin derinliklerinde mevcut, müstesnâ değerlerimizden Korkut ÖZAL da ebediyete göçtü. Kısaca şöyle duâ etmek istiyoruz ki; Rabbimiz annesi, babası, diğer kardeşleri ve tüm sevdikleriyle berâber ebedî âlemin güzelliklerinde buluştursun, dillerinden düşürmediklerine inandığımız Efendimiz (SAV)le görüştürsün inşâllâh…

ENVER YILMAZ, MEVLÜT ŞİMŞEK...

Kasım Aynı uğurlarken, iki de yaşayan isme işâret etmek istiyoruz. Öyle ya, ne demiş şâir? Kalan sağlar bizimdir. Biz de, bizlerden, bizimkilerden söz edeceğiz.

Büyük Şehir Belediye Başkanımızdan başlıyoruz: Enver YILMAZ bu ayla berâber arâzide, halkın içerisinde daha çok görülmeye başlandı. Medyada onu Mevlüt ŞİMŞEK’le berâber yan yana görmek, fabrika ayarları çağrışımı yaptı bizde. Tıpkı seçim ve propaganda dönemlerinde olduğu gibi. Bu, sıra dışı gelişen gündemlerin savurmasından sonra bir öze dönüşü akla getiriyordu. Ordu siyâsetinde oluşan gerilimler bağlamında bir ucu Ankara’ya, merkeze, oradan ta Külliye’ye uzanan gel-git dönemleri yaşandı. Başkanımızı şimdi daha çok buralarda görüyoruz. İcraat ve çalışmaların tâkibinde. Bolaman, Tepealan; neresi aklınıza gelirse. Siyâsetin halkla iç içe yapılması en sağlıklı olanı. Bildiğimiz ya da bilgiçliğimizden değil; Cumhurbaşkanımız da öyle yapıyor. Reis son olarak balıkçılarla birlikte VİRA BİSMİLLÂH diyordu. Gönül insanı olmak, işte bu. Herkese örnek olması dileğiyle…

SELÇUK KÜPÇÜK, ALİ DENİZ...

Aramıza dönen bir isim de sanat dünyâsından Selçuk KÜPÇÜK oldu. Bu çevrelerde kimi yazarlar biyografilerine doğdukları yerin sdını bile yazmazlar. Kibirden değil belki ama, kendi çevrelerinde piyasaya çıkmazlar. Hep ulusala ve küresele oynarlar. Buralarda yapılan yerel ve de yöresel yazmaları-çizmeleri küçümserler. Bu anlamda, KUZEY YILDIZI DERGİSİ’nin Kasım sayısında Selçuk KÜPÇÜK’ün BUKET PASTÂNESİ ile ilgili olarak, kurucusu Bâki KAMBER’le yaptığı mülâkâtı ilgiyle okuduk. Hem yazı güzel, hem de Selçuk KÜPÇÜK’ün bu tevâzuu. Sağolsun, istifâde ettik. Her sayıda benzer devamlarını bekliyoruz. Dergini yazı kurulunda da ismi geçtiğine göre, artık bu böyle olacak demektir. Bundan böyle, her sayıyı daha bir ilgiyle bekleyeceğiz. Bundan emin olunuz.

Bu arada, Ali DENİZ Hocamızın rahatsız olduğunu duyduk. Geçmiş olsun diyor, âcil şifâlar diliyoruz. Diğer yandan, Selçuk Bey’den onunla yapacağı bir röportaj, hattâ mümkünse bir NEHİR SÖYLEŞİ gerçekleştirmesini, yerel ve de ulusal kültür adına istirhâm ediyoruz. Tabiî, bizim böyle bir talep hakkımız varsa, ki, takdir tamâmen kendilerinindir. Bizden, afvına sığınarak hatırlatması…

Kasımı bugün uğurladıktan sonra, yarından îtibâren resmen kış mevsimine giriyoruz. Hayırlı ve de her mevsimimiz bir öncekinden daha güzel, dünyâmız muhabbet ve de bereketli, âhiretimiz de sonsuz saâdet ve de meserretli olsun inşâllâh ves'selâm...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.