Nuri KAHRAMAN
Köşe Yazarı
Nuri KAHRAMAN
 

ABUK-NAME

Abuk-sabuk yönelişler, Hep kültürel yozlaşmadan! Çamurlara belenişler, Yollardaki tozlaşmadan!   Kendinden kaçıp göçmeler Meçhûle yelken açmalar Evi terk edip kaçmalar Yanlışlarla uzlaşmadan!   Nizâ, sitem, kavga, dövüş, Argo, tehdit, tâciz, sövüş, Ne iltifat, ne de övüş; Gönüllerde buzlaşmadan!   Ne mîzan, ne ölçü-tartı Yok yaşlısı, genci, kartı Çıplaklık en hâkim dürtü Hep bedensel kozlaşmadan!   Yarışlar hep zevâhirde Akışlar kirli nehirde Israrlar dâim zehirde Panzehirle gözleşmeden!   Hiç düşünmez, ne bu telâş? Yaşıyorken hızlı, yavaş; Haberin var mı arkadaş? Bezm-i Elest, sözleşmeden?!   Özlerdeki duyarsızlık Sözlerdeki ayarsızlık Edepsizlik, hem arsızlık İnançtaki şazlaşmadan!...       Sular çekildi çelikten Çıkıldı kisve, kılıktan Kızlar memnun efelikten Erkekler de kızlaşmadan!     Azgınlaştı kör nefisler   Ön aldı hep muhterisler Karalandı ak-pak hisler Sabah-akşam yüzleşmeden!     Saz da, söz de arttı belki Lâkin, nerde mânâ, ülkü? Bunca hiçlik, boşluk, bil ki; Zevklerdeki hazlaşmadan!   Güftelerin düzleşmesi Bestelerin vızlaşması Âhenklerin muzlaşması Müzikteki cazlaşmadan!   İnsanlar hep yalnızlaştı Düzen-takan yaz-bozlaştı İlâhiler de cozlaştı Ritimdeki hızlaşmadan!     İşler çıktı çığırından Günâhlar en ağırından Hayır gelmez uğurundan Çağdaki bu fazlaşmadan!   Bütün coğrafyada feryat İstersen kalk, istersen yat Son tahlilde budur hayat Vicdanlarda bozlaşmadan!   Devlet gitti, insaf bitti Dünyânın şarteli attı Mazlûmun canına yetti Her gün, her gün dozlaşmadan!   İşkenceler, öldürüşler Katliamlar, soy kırışlar Şu canhıraş haykırışlar Uzlaşmayıp üzleşmeden!   Nerdesin sen, ey adâlet? Ve dahî, asıl-asâlet!? Biraz geçmişi hayâl et Gayri, artık nazlaşmadan!   Âh kardeş, ben ne diyeyim? Susup da halt mı yiyeyim? Davranmalı; şu gömleğim, Cehennemde közleşmeden!   Ozanların sazı durmaz Hem de boşa mızrap vurmaz Zannedersin, hiç tel kırmaz Her dâim, hep sızlaşmadan!...   Nûrânî! Ver artık mola; Hem, taş atma sağa-sola! Edebinle var git yola Aklın gidip gezleşmeden!...   Kendine hep mukayyet ol; Nerde biter; bilinmez  yol! Gönül kazan, kâlplere dol; Vakit yetip tezleşmeden!...  
Ekleme Tarihi: 31 Temmuz 2018 - Salı

ABUK-NAME

Abuk-sabuk yönelişler,

Hep kültürel yozlaşmadan!

Çamurlara belenişler,

Yollardaki tozlaşmadan!

 

Kendinden kaçıp göçmeler

Meçhûle yelken açmalar

Evi terk edip kaçmalar

Yanlışlarla uzlaşmadan!

 

Nizâ, sitem, kavga, dövüş,

Argo, tehdit, tâciz, sövüş,

Ne iltifat, ne de övüş;

Gönüllerde buzlaşmadan!

 

Ne mîzan, ne ölçü-tartı

Yok yaşlısı, genci, kartı

Çıplaklık en hâkim dürtü

Hep bedensel kozlaşmadan!

 

Yarışlar hep zevâhirde

Akışlar kirli nehirde

Israrlar dâim zehirde

Panzehirle gözleşmeden!

 

Hiç düşünmez, ne bu telâş?

Yaşıyorken hızlı, yavaş;

Haberin var mı arkadaş?

Bezm-i Elest, sözleşmeden?!

 

Özlerdeki duyarsızlık

Sözlerdeki ayarsızlık

Edepsizlik, hem arsızlık

İnançtaki şazlaşmadan!...

 

 

 

Sular çekildi çelikten

Çıkıldı kisve, kılıktan

Kızlar memnun efelikten

Erkekler de kızlaşmadan!

 

 

Azgınlaştı kör nefisler

 

Ön aldı hep muhterisler

Karalandı ak-pak hisler

Sabah-akşam yüzleşmeden!

 

 

Saz da, söz de arttı belki

Lâkin, nerde mânâ, ülkü?

Bunca hiçlik, boşluk, bil ki;

Zevklerdeki hazlaşmadan!

 

Güftelerin düzleşmesi

Bestelerin vızlaşması

Âhenklerin muzlaşması

Müzikteki cazlaşmadan!

 

İnsanlar hep yalnızlaştı

Düzen-takan yaz-bozlaştı

İlâhiler de cozlaştı

Ritimdeki hızlaşmadan!

 

 

İşler çıktı çığırından

Günâhlar en ağırından

Hayır gelmez uğurundan

Çağdaki bu fazlaşmadan!

 

Bütün coğrafyada feryat

İstersen kalk, istersen yat

Son tahlilde budur hayat

Vicdanlarda bozlaşmadan!

 

Devlet gitti, insaf bitti

Dünyânın şarteli attı

Mazlûmun canına yetti

Her gün, her gün dozlaşmadan!

 

İşkenceler, öldürüşler

Katliamlar, soy kırışlar

Şu canhıraş haykırışlar

Uzlaşmayıp üzleşmeden!

 

Nerdesin sen, ey adâlet?

Ve dahî, asıl-asâlet!?

Biraz geçmişi hayâl et

Gayri, artık nazlaşmadan!

 

Âh kardeş, ben ne diyeyim?

Susup da halt mı yiyeyim?

Davranmalı; şu gömleğim,

Cehennemde közleşmeden!

 

Ozanların sazı durmaz

Hem de boşa mızrap vurmaz

Zannedersin, hiç tel kırmaz

Her dâim, hep sızlaşmadan!...

 

Nûrânî! Ver artık mola;

Hem, taş atma sağa-sola!

Edebinle var git yola

Aklın gidip gezleşmeden!...

 

Kendine hep mukayyet ol;

Nerde biter; bilinmez  yol!

Gönül kazan, kâlplere dol;

Vakit yetip tezleşmeden!...

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve orducu.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.