Evet, gerçektende bu yazıyı yazmayı çok düşündüm. Dün 3 Aralık dünya Engelliler Günü’ydü. Bugün dolayısıyla gerek milletvekilleri, gerekse belediye başkanları 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nü kutlayan mesajlar yayınladılar.
Herkes eminim bunda ne var diyebilir. Ancak değerli Ordulular, kıymetli dostlar, Engellilik öyle kutlanacak bir şey değildir. Söze ‘hepimiz birer engelli adayıyız’ diye başladıktan sonra engellilik kutlanmaz. Yok eğer engelli olmak iyi bir şeyse neden ‘hepimiz birer engelli adayıyız’ diyoruz? Değilse bu kutlamada nerden çıktı?
Nerden çıktığı çok basit. Çünkü kimse gerçekten bugünün anlam ve önemiyle ilgilenmiyor da ondan. Mesajları yayınlayan zevat için bugünün Kabotaj Bayramı’ndan, 14 Mart Tıp Bayramı’ndan hiçbir farkı yok. Çünkü her ne kadar birer engelli adayı olabileceklerini söyleseler de yaşamadıkları bir şeyi anlamaları mümkün değil.
Ben dilerdim ki, Engelliler Günü’nde empati yapsınlar dilerdim. Örneğin Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, tekerlekli sandalyeye binip, Ordu sokaklarında dolaşsın, İmam Hatip Camii’nden Büyükşehirdeki makamına gitsin isterdim. Veya Engin Tekintaş, oturup tekerlekli sandalyeye hiçbir yere gitmeden giriş katından kendi makamına çıksın isterdim.
Veya Ordu Valisi günü, görme engelli geçirseydi. Yada bir milletvekili işitme engelli olsaydı. Belki o zaman bugünün ne anlama geldiğini anlayabilirlerdi. Ordu sokaklarında, kaldırımlarda, işyerlerine, lokantalara girerken veya resmi kurumlarda karşılaştıkları sorunları biraz olsun anlayabilirlerdi. Bunları anlamadıktan sonra engellilerin hiçbir sorunu çözüşemez.
Bakın şunu kabul edelim son yıllarda yasal olarak çok büyük ilerlemeler kaydedildi. Ancak iş uygulamaya gelince tam tersi. Bakın toplu taşımada 2007 yılında bir yasa çıktı ve 2012 yılına kadar dolmuş, halk otobüsü gibi tüm şehir içi toplu taşıma araçları engellilerin taşınmasına uygun hale getirilecekti.
Ancak 2012’ye gelindiğinde hiçbir toplu taşıma aracı buna uygun hale dönüştürülmedi ve uygulama tarihi 5 yıl daha ertelendi. Şimdi Ordu’da örnek vermek gerekirse Eskipazar TOKİ’de oturan bir tekerlekli sandalyeli engelli, şehir merkezine, örneğin yaz akşamı sahile gelmek isterse eğer kendi özel arabası yoksa bir yakınıyla yürüme gelmek zorunda.
Diyelim ki karnı acıktı, bir yerde yemek yemek istedi. Restorana veya kafeye girmesi çoğu yerde imkansız. Kaldırımları hiç saymıyorum bile. Evet belki eskiye oranla engelli rampaları var ama her engelli rampasının önünde mutlaka bir araç park etmiş bulursunuz. İsteyenler için buyurun deneyin.
Bu sorunu çözmek o kadar basit ki. Kaldırımlardaki engelli rampasının önüne araç mı park etmiş, yapıştır bakalım camına okkalı bir ceza bakın bir daha oraya park ediyor mu? Veya her kaldırıma yaz bakalım ‘buraya araba bırakmanın cezası 100 lira’ diye. Bakın ne oluyor.
Ben bu insanların niyetlerini sorgulamıyorum ama anlamaları mümkün değil. Söyleyin bana Hangi Belediye Başkanı veya milletvekilinin bir engelli danışmanı var? Siz binaları iş bitince olur verip alıyorsunuz yükleniciden. Aldığınız bu binaların engellilere uygun olup olmadığını kime sorup alıyorsunuz? Ben söyleyeyim hiç kimseye.
Yukarda da dediğim gibi, Ne acı ki bizim idarecilerimiz için bugünün diğer günlerden hiçbir farkı yok. Birkaç engelliyi ziyaret ederler. Düzenlenen organizasyonda boy gösterirler. Engellilere karşı ne kadar duyarlı olmak gerektiğinden bahsederler hepsi o.
Engelli dernekleri de düzenledikleri etkinlikte, valiyi, belediye başkanını milletvekilini ağırladıkları için ne büyük iş başardığından bahseder ve bununla gururlanır. Birbirlerini çiçekler verirler. Böyle bir gündür 3 Aralık Dünya Engelliler Günü.
Hanımefendiler, beyefendiler, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kutlanmaz. Bugün duyarlılıklarımızın artacağı, engellilerin hayatta var olduğunun farkında olduğumuzu anlamak için düzenlendi. Anlatabildim mi?