Bir insanın yaşayabileceği en büyük acıların başında gelen Annesini kaybetme acısını ne yazık ki bende yaşadım. Her anne evlat için özeldir. Evladı için annesi dünyanın en iyi annesidir. Elbette her anne gerçekten de öyledir ama benim için anam sırtımı yasladığım dağımdı. Annemin vefatı beni dağsız bıraktı. Artık sırtımı yaslayacağım ne dağım kaldı, ne başka bir şeyim.
Bugün tam bir hafta oldu. ANNE diye seslendiğimde cevap alamadan geçen tam bir hafta. Annemsiz, annesiz geçen tam bir hafta. Evin, hayatımızın her yerine kokusu sinen, baktığımız her yerde annemi gördüğümüz geçen bir hafta.
Her evladın annesiyle diyalogu iyidir elbette. Ama benim başkaydı. Öyle çok sevgi sözcükleri kullanmazdık. Ama Bana baktığında anlıyordum ki, beni çok fazla seviyormuş. Hastalığının son zamanlarında artık yemek yemekte zorlanıyordu ama ona baktığımda sırf ben üzülmeyeyim diye zorla da olsa birkaç lokma yiyordu.
Uzun zamandan beri amansız bir hastalıkla uğraşıyordu annem. Çok mücadele etti, çok çabaladı. Çok sıkıntılar çekti. Ama bir gün isyan etmedi. Eğer bu dünyada sabır diye bir şey varsa (ki var) karşılığı benim annemdir. Bir kere bile Allah’a isyan ettiğine şahit olmadım. Dayanılmaz acıları, yaraları olduğu halde hep sabretti. Bizleri yani çocuklarını üzmemek için sustu. Hep ‘derdi veren Allah dermanını da verir’ derdi.
Son nefesine kadar yaşama dört elle sarıldı ama ömrü buraya kadarmış. Cenab-ı Allah hükmünü verdi ve benim bu dünyadaki en değerlimi annemi yanına aldı. Şüphesiz ki hepimizin gideceği yer orası. Bundan kaçış yok. Ama insanın annesini kaybetmesi gerçekten çok acıymış.
Ben hep düşünürdüm, acaba annem ölünce ne yaparım diye. Çünkü bizim için kabullenmek istemesek de beklenen bir şeydi. Ama ne kadar düşünürsen düşün, ne kadar kafanda canlandırırsan canlandır başına geldiğinde çektiğin acı bunların yanında tarifsiz kalıyor.
Annem tam bir Osmanlı kadınıydı. Ömrünü sadece ama sadece bizlere adamış, hayatının her anından öncelik olarak hep evlatlarını tutmuştu. Hani tam anlamıyla bizler için saçını süpürge etmişti. Her şart altında önceliği hep bizdik. Biz yersek yer, biz mutluysak mutluydu. (Yakinen bilenler ne demek istediğimi çok iyi anlar) Tipik bir anneydi yani.
Annemin yaşamının son anlarında bile dayanılmaz acılar içindeyken dahi hala benim nasıl olduğumu sorması ve ondan sonra benim ne yapacağımı merak etmesi bana bir şeyi net olarak gösterdi ki, sizi bu dünyada kendi ne şart altında olursa olsun, isterse son nefesini dahi verirken olsun düşünen tek kişi annedir.
Geçtiğimiz Ağustos ayında yoğun bakıma kaldırıldığında sabah kendine geldiğinde yanına giren ablama (ağzında cihaz olduğu halde) ‘Zeki nerde?’ diye sormuş. Sonra ben yanına girdiğimde makinelere bağlı olduğu halde kafasını benim tarafa çevirip gözlerinden akıttığı yaşı ömrüm boyunca unutamam. Ben o çok üzülmesin diye kendimi zor tuttum. Yoğun bakım odasından hastane dışına nasıl çıktığımı hatırlamıyorum dahi.
O günden sonra her an annem ölünce ben ne yaparım diye korkuyla karışık sorular sorup durdum kendime. İlk ölüm haberini aldığım an ne yaparım diye korktum hep. Sonra onu nasıl defnederim diye hep sorular sordum kendime. Ama yapmaktan korktuğum her şeyi yaptım. İlk vefat ettiği andan toprağa verdiğimiz ana kadar tüm her şeyi yapıyorsunuz. Bunu yaparken de sadece Allah’a olan güçlü inanç ve imandan destek alıyorsunuz. Çünkü başka çıkar yolunuz yok.
Birçokları için çok erken yaş olan 64 yaşında kaybettiğim canım anam inşallah şairin dediği gibi,
‘Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol
Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden’
İnşallah gittiği yerde mutludur. Biz onu artık sahibine yani Allah’a teslim ettik. Bu dünyada yaşamadığı tüm güzelliklerin binlerce katını öteki dünyada yaşar. İnşallah Peygamber Efendimize yakın, Hatice Annemize komşu olur. İnşallah bu dünyada çektiği ıstıraplar, acılar, ahrette kendisine mükâfat olur.
Şüphesiz ki döneceğimiz yer orasıdır. Biz kulların Allah’ın hükmü karşısında boynu kıldan ince. Zaten bu acıya karşı dayanma gücü verende Cenab-ı Hakk’ın bu hükmüdür. Ama bu acıya katlanmak çok zor. Ve daha önemlisi özlemi gün geçtikçe azalmıyor tam tersi artıyor.
Son olarak: Bu acı günümüzde bizleri yalnız bırakmayan tüm akraba, arkadaş, dost ve tanıdıklara çok teşekkür ediyorum. İnanın desteğiniz ve varlığınız bana ve aileme büyük bir güç verdi. Sizlerden Allah razı olsun...
ANNE BEN SENİ TAHMİNİMDEN DAHA ÇOK SEVİYORMUŞUM BE. MEKANIN CENNET KABRİN NUR, KOMŞUN PEYGAMBER EFENDİMİZ HZ. MUHAMMET (s.a.v) OLSUN İNŞALLAH...
İnna Lillah Ve İnna İleyhi Raciun
(Şüphesiz Ki Allah’tan Geldik, Şüphesiz Ki Yine Allah’a Döneceğiz)
“Bakara Suresi 156. ayet”